1. cadde ile Main'in köşesinde terk edilmiş varmpirin kanını buldum. | Open Subtitles | وَجدتُ دمّ مصّاصِ الدماء السيد في زاوية الشارع الأول و الرئيسي |
Dünyadaki her sokak köşesinde kahve bol olması için, alttaki emekçi halk ile sanayi arasında büyük bir bağ var | Open Subtitles | للحصول على قهوة وفيرة بكل زاوية شارع في العالم لديك سلسلة هائلة من الصناعة مع عمالة بائسة في الجزء السفلي |
911'dan alınan acil. 4 ve 13 sokağın köşesinde yangın var. | Open Subtitles | إرسالية 911 حريق في الزاوية الغربية للشارعين الرابع و الثالث عشر |
Yatağın bir köşesinde o uyudu, bir köşesinde de ben. | Open Subtitles | ،ظل في ركن واحد من السرير وأنا على الركن الآخر |
Her şey park köşesinde bir grup adamı görmemle başladı. | Open Subtitles | الأمر بدأ عندما لاحظت مجموعة من الرجال على ناصية المنتزه |
Sanırım, bizim "medeniyet" dediğimiz şeyin her köşesinde anarşi pusuda yatıyor, | Open Subtitles | المزعومة حضارتنا كل من بالرغم أعتقد زاوية كل في تتربص الفوضى |
Dükkanın köşesinde oturur, tebeşir ve kömürle bir şeyler çizerdim. | Open Subtitles | كنت أجلس في زاوية المحل و أرسم بالطباشير و الفحم |
Polly Nichols, Frying Pan'dan ayrılırken Brick Kulvarı ve Thrawl Sokağı'nın köşesinde görülüyor. | Open Subtitles | 30، وينظر بولي نيكولز ترك مقلاة في زاوية شارع بريك لين وشارع الثراول. |
Ben 48. ve 7. Cadde'nin köşesinde büyüdüm. Kilisenin yanında. | Open Subtitles | لقد نشأت على زاوية شارع 48 والجادة السابعة، بجوار الكنيسة. |
Angelo Pazienza oğlunun boks kariyerinde ilk defa köşesinde yer almıyor. | Open Subtitles | انجلو بازيانزا ليس في زاوية فيني الليلة لاول في مسيرة ابنه |
Çok birşey değil, patron. Galerinin her köşesinde kameralarımız aktif durumda. | Open Subtitles | ليس كثيراً يا سيدتي، لدينا كاميرا في كل زاوية من المعرض |
Simge mavi, dikdörtgen ve masaüstünüzün sağ alt köşesinde. | TED | هذا الرمز أزرق ومستطيل الشكل وفي الزاوية اليمنى الدنيا من سطح المكتب |
Jing-Mei, teyzesi An-mei’nin evindeki Çin dominosu masasının doğu köşesinde isteksizce yerini alıyor. | TED | في منزل خالتها آن ماي، بتردد تأخذ جينغ ماي مقعدها في الزاوية الشرقية على طاولة ماجونغ. |
Çalışma masası duvarın köşesinde, pencereden uzakta. | Open Subtitles | والمكتب فى الزاوية البعيدة بعيداً عن النافذة |
Dünyanın bir köşesinde, karanlık bir köşede birinin doktora ihtiyacı var. | Open Subtitles | فى كل مكان فى العالم، هناك ركن مظلم يحتاج إلى طبيب |
Dünyanın en karanlık köşesinde duruyoruz, ...ve kendi türümüzden korkuyoruz. | Open Subtitles | في أحلك ركن من هذه الأرض، ونحن نخاف من نوعنا. |
Kentin güney doğu köşesinde sivil kayıplar var. Üçüncü takım. | Open Subtitles | لدينا ضحايا مدنيين في الركن الجنوبي .من المدينة، المفرزة الثالثة |
17 yaşındayken, Detroit'te yaşadığım binanın köşesinde dururken üç yerimden vuruldum. | TED | في عمر الـ17، تعرضت للإصابة ثلاثة مرات كنت واقفًا في ناصية مباني بديترويت. |
20 dakika sonra El Dorado ile Palm'ın köşesinde buluşalım. | Open Subtitles | لاقني بعد 20 دقيقة عند تقاطع شارعي "ألدورادو" و "بالم". |
Columbus ve 83'üncü caddenin köşesinde tam olarak ne gördüğünüzü jüriye anlatırmısınız? | Open Subtitles | هلاّ أخبرت هيئة المحلفين بالذي رأيته في تقاطع شارع الـ"83" و"كولومبوس" بالضبط؟ |
Aynıydı. Her köşesinde tehlike olan bir şehirden geldin. | Open Subtitles | نفس الشي بالضبط , آنك آتيت من المدينه حيث الخطر متواجد بكل زاويه |
Western yolu ve Tavistock sokağı köşesinde buluşalım. | Open Subtitles | نعم, قابلني عند ملتقى الشارع الغربي وشارع تافيستوك |
- Kalbime girmelerini engellemiştim, bir köşesinde duruyor. | Open Subtitles | التي حبستها وابقيتها بزاوية صغيرة بقلبي |
Bu isimler çiftliğin her köşesinde paylaşılır ve bu isimler ülkenin genç adamlarının yatmadan önce ezbere saydıkları isimlerdir. | Open Subtitles | في زواية المزرعة وهذه اسماء شباب الأرض يَقْرأون كما انهم يأْخذون لأنفسهم استراحة الليل |
Her sokak köşesinde bir kayıp ilanı var! | Open Subtitles | يوجد شخص مفقود والشرطة تبحث عنه في جميع زوايا الشارع |
Onun minik, küçük köşesinde... ...neler olduğunu dünyaya anlatmak için... ...Rio'ya dünya zirvesine doğru... ...1600 km'lik bir yolculuğa gitti. | TED | و سافر 3,000 ميل عبر رحلة طويلة إلى ريو لحضور مؤتمر قمة الأرض هناك ليقول للعالم أجمع عما كان يحدث في زاويته الصغيرة. |
Kendi gazetesi bile bunu dedikodu köşesinde yazıyor. | Open Subtitles | إنه صحيح . جريدتها تكتب عن هذا في عمود الثرثرة |
Yanan ev Harris ve Rose sokağının köşesinde. | Open Subtitles | البيت المحترق كَانَ في الزاويةِ شارعِ هاريس وشارع روز. |