Görünüşe bakılırsa, çocukluğumdaki annemin bahçesindeki tomurcuklar onun halesinden ayaklarımızın altındaki köklere uzanmışlardı. | TED | يبدو أنه خلال طفولتي، البراعم من حديقة أمي شفيت من طريقة قداستها إلى الجذور في باطن أقدامنا. |
Yemek aramak için, küçük bir yarıktan köklere girer. | TED | يدخل إلى الجذور عبر صدع صغير بحثًا عن الطعام. |
Ama bu sürü gövdeden daha fazla besin değeri ve nem içeren köklere ulaşmak için toprağı kazıyor. | Open Subtitles | لكنهذاالقطيعيركزعليالحفر منأجل الجذور ، حيث تحتوي علي تغذية و نداوة أكثر من السيقان. |
köklere ve karelere onlar kendi başlarına nesnelermiş gibi davranır. | Open Subtitles | إنها وجهة النظر يتعامل مع الجذور والتربيعات كما لو كانت أشياء في محلها |
15 dakika içinde, yeni biçimlenmiş şeker depolanmak üzere köklere gönderilir. | Open Subtitles | في 15 دقيقة فقط، السكر المكون حديثا يتم إرساله إلى الجذور للتخزين. |
Ama hastalık köklere bulaştığında değişim kaçınılmazdır. | Open Subtitles | لكن عندما يصيب المرض الجذور فإن التغيير يصبح واجب |
Ordan, şeker köklere doğru akar. | TED | من هناك ينساب السكر للأسفل حتى الجذور |
Bu yüzden köklere geri dönmeliyiz. | TED | لذا علينا أن نذهب إلى الجذور. |
Şu sevimli köklere bakın. | TED | انظروا الي تلك الجذور النازلة . |
Bu köklere eşlik edenler birlikte yaşayan mikoriza adındaki mantarlardır. | TED | يشارك هذه الجذور فطريات تكافلية تسمى الفطريات الجذرية (الميكوريزا) |
Evet. Bu da bizi köklere kadar götürüyor. | Open Subtitles | نعم، وهو ما يقودنا إلى الجذور |