Ve bu çeşit köprülere baktık ve kırılan bir şeyin güzel bir şey olduğunu hissetmekten kendimiz alamadık. | TED | و بعد ذلك نظرنا في هذه الأنواع من الجسور ولم تمنعنا من الشعور انه شيء جميل ينكسر. |
Bir de dağların tepelerindeki asma köprülere bir göz atalım, bazen baş döndüren bir kanyon üstünde ve sarmaşık kullanılmış. | TED | وفي بعض الأحيان في أعالي الجبال، الناس قد تبني هذه الجسور المعلقة، وأحياناً عبر الوديان المسببة للدوار، باستخدام نبتة معترشة. |
Yaratmamız gereken şey köprülere dayalı bir topluluk, bağlanan gruplar değil. | TED | ما نحتاج إليه هو إحداث مجتمع يرتكز على مد الجسور بين المجموعات، وليس ترابط المجموعات. |
Dünyanın köprülere ihtiyacı var. | TED | العالم بحاجة إلى جسور. |
köprülere, belediye binalarına falan tırmanıyor. | Open Subtitles | جسور ومباني بلدية. |
köprülere mayın döşendi ve maymunlar yüzme bilmezler. Kitabında böyle yazıyor. | Open Subtitles | الجسور ملغومة , والقرود لا تسبح ، كتابك يقول ذلك. |
Son birkaç on yıl içerisinde ona ve Doğu Nehri'ndeki diğer köprülere harcanan toplam bakım maliyeti ise 3 milyar dolardır. | Open Subtitles | خلال العقدان الماضية، صرف 3 بليون دولار للحفاظ عليه وعلى الجسور الأخرى على طول النهر الشرقي. |
Aramayı 300 km çapında, köprülere ve limanlara genişletin. | Open Subtitles | وسّع شعاع البحث إلى ٣٢١ كلم على جميع الجسور والمنافذ |
Tarihte hainler, diğerlerine bir uyarı olarak köprülere asılmıştır. | Open Subtitles | تاريخاً, الخونه يشنقون على الجسور كتحذير للآخرين. "كالفن" لم يكن يريد ان يكون خائناً. |
köprülere, tünellere. | Open Subtitles | الجسور ، الأنفاق. |
köprülere varmamız lazım. | Open Subtitles | -قناصه يجب ان نصل لتلك الجسور |
köprülere, belediye binalarına falan tırmanıyor. | Open Subtitles | جسور ومباني بلدية. |