Ayrıca, şu küçük kel arkadaşını da yanında getirmeyi unutursan aslında, çaktın sen manzarayı. | Open Subtitles | وإذا نسيتَ أن تجلب معك صديقك الأصلع ذاك، حسنٌ، تعرف ما سيحصل |
Bak, onu getirmeye çalıştım ama kaşıyla, gözüyle ve o küçük kel kafasıyla bana öyle bir baktı ki. | Open Subtitles | انظري ، انا حاولت أن اجعله يذهب ولكنه نظر في وجهي بتلك العينين و الحاجبين و رأسه الأصلع |
Şu küçük, kel adam beni delirtiyor. | Open Subtitles | ذلك الرجل الأصلع القصير يفقدني صوابي |
Tepenizdeki küçük kel bölgeyi gördünüz mü? | Open Subtitles | هل رأيت مرة بقعة الصلع الصغيرة تلك أعلى رأسك؟ |
Sana da "küçük kel bölge"yi yaptı değil mi? Herkeste işe yaramaz. | Open Subtitles | هل فعل "بقعة الصلع" بك؟ نعم، إنها... ال... |
küçük kel şeytan yeni bir savaş gerektiğini anladı ve hızlıca Belarus'u işgal etti. | Open Subtitles | يدرك الشيطان الأصلع أنه بحاجة لحرب اخرى وسريعاً يغزو (بيلاروسيا) |
Garip küçük kel adam. | Open Subtitles | أيها المنحرف الأصلع |
Küçük, kel, sirk hilkat garibesinin gösterisi. | Open Subtitles | موكب وحوش السيرك الصلع |