Küçük, tatlı, güzel sarışın. | Open Subtitles | .إنها تلك الفتاة الصغيرة الجميلة ذات الشعر الأشقر |
Mesela küçük tatlı yeğenimin, iğrenç kardeşimin akrabası olduğuna hala inanamıyorum. | Open Subtitles | مازلت لا أصدّق أنّ إبنة أخي الصغيرة الجميلة قريبة بشكل ما من أخي الصغير النتن. عليكِ نسيان العفن قليلا. |
Ayrıca, sen tam da düzeltmeye çalışırken hiçbir şeyin küçük tatlı ailenle aranı bozmasını istemezsin değil mi? | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنك لا تود لأى شيء أن يعبث بعائلتك الصغيرة الجميلة أنت الآن تعمل على إصلاح الأمور ، أليس كذلك ؟ |
Aslında, oldukça komik, büyükannem devamlı Lorraine'in benim için tamir ettiği küçük tatlı bir evden bahsederdi ve ben bunları hikaye zannederdim. | Open Subtitles | انه مضحك جدا في الحقيقة جدتي كانت تتحدث عنه دائما البيت الصغير الجميل الذى كانت لورين تعده لي وأنا أحزر أن إيرنست وجوليو هما المتحدثان |
Aslında, oldukça komik, büyükannem devamlı Lorraine'in benim için tamir ettiği küçük tatlı bir evden bahsederdi ve ben bunları hikaye zannederdim. | Open Subtitles | انه مضحك جدا في الحقيقة جدتي كانت تتحدث عنه دائما البيت الصغير الجميل لورين كانت تصفه لي وأنا أحزر أن إيرنست وجوليو هما المتحدثان |
Kimse bu küçük tatlı çocuğa dokunmasın. | Open Subtitles | لا تقوموا بإيذاء هذا الفتى الصغير اللطيف |
Bak, kim geldi Johnson. Küçük, tatlı kardeşin. | Open Subtitles | انظر من هنا يا جونسون, أختك الصغيرة اللطيفة |
Kimin için çalışıyorsun, küçük tatlı kız? | Open Subtitles | لمن تعملين؟ أنتِ... أيتها البنت الصغيرة الجميلة. |
Lydia, küçük tatlı kıçını kaldır ve benimle dans et. | Open Subtitles | (ليديا)، ارفعي مؤخرتكِ الصغيرة الجميلة عن المقعد وارقصي معي حالًا. |
İşte, o küçük tatlı fotoğrafını da al, Yoldaş Pollack'a götür, ve onu büfenin isminin Ronal Reagan olması için ikna et. | Open Subtitles | خذ صورتك هذه الصغيرة الجميلة إلى كومراد بولوك ودعها توافق to naming the stand Ronald Reagan. |
Merhaba, küçük tatlı şey! | Open Subtitles | مرحبا أيتها الصغيرة الجميلة |
Marylou'dan boşandım; şimdi Camille'yim ve Amy adında küçük tatlı bir kızımız var. | Open Subtitles | أنفصلنا أنا و (ماري لو) , وأرتبطت (بـ (كاميل), والآن لدينا الصغيرة الجميلة (أيمي |
Şu küçük tatlı şey.. | Open Subtitles | هذا الأمر الصغير الجميل |
küçük tatlı olan da. | Open Subtitles | حتى الصغير اللطيف |
Balık pazarından kalma bu küçük tatlı balıklar dükkanımızı kurtardı. | Open Subtitles | هذه الأسماك الصغيرة اللطيفة من سوق الأسماك انقذت متجرنا و المطعم. |