Duncan'la işim bittiğinde elimden küp şeker yiyecek. | Open Subtitles | دنكان سيأكل مكعبات السكر خارج يدي قبل الوقت أنا منتهى منه |
Yani benden bir küp şeker daha güçlü ve akıllısın. | Open Subtitles | كنت واحدا مكعبات السكر أقوى وأكثر عقلانية من أنا. |
İnsanlar TGS'i sevdiklerini göstermek için Hank Hooper'a küp şeker yollayacak. | Open Subtitles | سيقوم الناس بإرسال مكعبات السكر لـ(هانك هوبر). ليوضحوا أن البرنامج حلو. |
Onu tanıyacağız işaret, masanın kenarındaki peçeteye konmuş üç küp şeker olacak. | Open Subtitles | علامة التمييز ستكون 3 مكعبات سكر تم وضعهم في منديل على حافة الطاولة |
Yani zarfların içine küp şeker koyup, Hank Hooper'a yolluyorsun. | Open Subtitles | أنت تضع مكعبات سكر في الخطابات, وترسلها لـ(هانك هوبر). |
Bu durumda, eğer Dünya'yı küp şeker boyutuna inene dek sıkıştıracak olsaydım, kara delik hâline gelirdi. Çünkü küp şekerin büyüklüğü, Dünya'nın Schwarzschild yarıçapı kadardır. | TED | لذلك، اذا ضغطت الكرة الأرضية الى حجم مكعب سكر ستصبح ثقباً أسوداً لأن حجم مكعب السكر هو شعاع شوارزشيلد |
küp şeker. | Open Subtitles | مكعبات سكر. |
Esasında uzayın her küp şeker kadar alanında 5 proton ve 5 elektron vardır. | Open Subtitles | في الواقع هناك نحو خمسة بروتونات وخمسة إلكترونات لكل مكعب سكر المكعب يستهلك قليلا من الفضاء |
Bu madde son derece yoğundur - dolu bir konteyner gemisi kütlesinin sıkıştırılarak bir saç teli kadar küçültülmesine veya Everest Dağı'nın bir küp şeker kadar sıkıştırılmasına eşdeğerdir. | TED | هذه المادة كثيفة بشكل لا يصدق ما يعادل كتلة سفينة حاويات محملة بالكامل مضغوطة في شعرة إنسان. أو كتلة جبل إفيريست في مساحة مكعب سكر. |
İşte başladık. Sakin ol, kızım. küp şeker? | Open Subtitles | ها نحن ذا ، ترفقي يا فتاة ، مكعب سكر ؟ |