Dikkatlice analiz ettiğimizde radyasyonun gökyüzündeki gidişi kütle çekimi dalgaları sonucunda olabilir dış evrendeki parçacıklar sayesinde seyahat etmiş oluruz. | Open Subtitles | وهكذا من خلال تحليل نموذج الإشعاعات في السماء يمكننا أن نؤكد إن كانت موجات الجاذبية تتنقل عبر قسمنا من الكون |
Hiperuzayda başka tür evrenler içeren başka membranlar da olabilir hatta komşu membranlar kütle çekimi gibi bazı temel kuvvetleri paylaşıyor olabilir. | TED | تحتوي الأغشية الأخرى على أنواع أخرى من الأكوان متواجدة كلها في الحيز المدمج وقد تتشارك الأغشية المجاورة بعض القوى الجوهرية مثل الجاذبية. |
Camı traşlarız ve küçük bir kütle çekimi merceğimiz olur. | TED | ونقوم بتشذيبها ، فأكون قد حصلت على عدسة الجاذبية ، نعم. |
Bu kütle çekimi merceğiyle gözlemi anlatan oldukça iyi bir model. | TED | ومرة أخرى ، هذا نموذج متطابق ودقيق لما يحدث في الإنعكاس بسبب الجاذبية. |
Karanlık madde kütle çekimi açısından çekici olduğu için bir yapı oluşumunu destekler nitelikte. | TED | المادة المظلمة ، بسبب تأثير قواها الجاذبية فهي تساعد على بناء التجمعات ، حسنا. |
Yani gökada kümeleri bütün bu kütle çekimi etkilerinden ötürü ortaya çıkıyor. | TED | لذلك فإنها تساعد على بناء تجمعات للمجرات ، بسبب كل تلك القوى من الجاذبية. |
Kuantum ve kütle çekimi teorisi, sicim teorisinden daha fazla tahmin imkanı sunuyor. | Open Subtitles | حلقة الجاذبية الكمية تعرض تنبؤات أكثر وضوحا من نظرية السلسلة |
Sadece kuantum ve kütle çekimi teorisi kara deliklerdeki kullanılmayan enerji miktarını hesaplar. | Open Subtitles | حلقة الجاذبية الكمية فقط من قامت بحساب حجم الثقوب السوداء |
Kuantum ve kütle çekimi teorisi, fiziğin geleceği. | Open Subtitles | حلقة الجاذبية الكمية تمثل مستقبل الفيزياء |
Eşlikçisinin yoğun kütle çekimi gazı çekerek sarmallanan bir disk şekline sokacak. | Open Subtitles | الجاذبية الكبيرة لرفيقه ستقوم بجذب هذا الغاز تسحبه بشكل قرص لولبي |
Şiirlerimi okusanız öyle düşünmezdiniz. İvmelenme ve kütle çekimi konusunda haklı olduğunuzu varsayalım. | Open Subtitles | لم تكن لتقولي هذا لو قرأتي شعري لنزعم انك صحيح بما تقوله عن التسارع و الجاذبية |
Bizim bu kütle çekimi merceklemesi etkilerini görüyor olabilmemiz için, bu kümeler karanlık maddenin içine gömülü olmalıdır. | TED | ونستطيع أن نرى تأثير الإنعكاس بسبب الجاذبية ، وذلك التشويه في الصورة وذلك يؤدي أيضا إلى أن التجمعات كذلك لابد أن تحاط بمادة مظلمة. |
Ancak kütle çekimi olarak çekici olan bir madde uzayın içinde gömülü olduğu için bu uzayın genişlemesini yavaşlatma yönelimindedir. | TED | ولكن بسبب قوى الجاذبية للمادة التي تملأ هذا الفضاء ، فإنها تسبب في إبطاء حركة تمدد الفضاء . |
Yoğunluk çok fazla, kütle çekimi muazzam olurdu. | Open Subtitles | الكثافة تصبح ضخمة سحب الجاذبية شاسع |
İvmelenme ve kütle çekimi aynı şey. | Open Subtitles | التسارع و الجاذبية هما شيء واحد |
"kütle çekimi ışığı büker" gibi radikal iddialarda bulununca genelde öyle olur. | Open Subtitles | هذا متوقع حدوثهُ عندما تقدم إدعاءات مثل "الجاذبية تؤثر على الضوء." |
Buna kütle çekimi merceklemesi deniyor. | TED | نسمي هذه عدسات الجاذبية. |
Evrenin çeyreğinin karanlık madde - çekici kütle çekimi olan şey - olduğuna dair delil gökadalarin içindeki yıldızların yörünge süratlerinin çok fazla olması. | TED | إذاً الدليل الذي لدينا على أن ربع الكون عبارة عن مادة مظلمة -- تلك الجاذبية الهائلة -- هي أن المجرات ، والسرعة التي تدور بها النجوم فيها كبيرة جدا؛ لدرجة أنه لابد أن تكون محاطة بمادة مظلمة. |
Ayrıca kütle çekimi hakkında hiçbir şey söylemiyor. | Open Subtitles | ولا تقول اي شيء عن الجاذبية |
kütle çekimi bu. | Open Subtitles | لكن هذه الجاذبية |