Nefes borusu çevresindeki kıkırdak zarar görmüş, ölüm sebebi ise nefes borusu ezilmesi. | Open Subtitles | الغضروف حول القصبة الهوائية تضرر ولكن سبب الوفاة كان بالواقع سحق القصبة الهوائية |
Uygun alanlara gider ve kemik ve kıkırdak oluşturur. | TED | و أنها تنتقل إلى الأمكنة المناسبة و تشكل العظم و الغضروف. |
Bu aslında bir otoimmün hastalığı, otoantikorlar vücudun kendi ürettiği proteinleri tehdit olarak görürler. Bu proteinlerin bazıları kıkırdak hücreleri tarafından salgılanır. | TED | هذا النوع من الالتهاب نتيجة مرض يصيب الجهاز المناعي بحيث تستهدف الأجسام المضادة بروتينات الجسم الأصيلة، بعض تلك البروتينات تفرزها خلايا الغضروف. |
Hâlâ paramız varken kıkırdak projem için bana da para lazım. | Open Subtitles | علي أن أجعل مشروع الغضاريف يمول طالما أننا لانزال نملك بنكا. |
Travma alanlarına kıkırdak yerleştirilebilir miyiz? | TED | هل يمكننا زراعة الغضاريف في مناطق الصدمة؟ |
Çünkü dizlerinizde kıkırdak kalmamış, dirsek ve omuzlarınız da aynı durumda. | Open Subtitles | لأنه لا يوجد غضروف في ركبتك ولا في مرفقيك او كتفيك |
Aşk ve para için kıkırdak ... | TED | تذكرون كيف لم نستطع تشكيل غضروف للحب أو المال؟ |
Polina'nınağzında bulduğumuz kıkırdak parçası var ya? | Open Subtitles | قطعة الغضروف تلك التي عثرنا عليها في فم بولينا؟ |
- Küçük bir omurga eğriliği hareketli uzatma eklemi kıkırdak eksikliği. | Open Subtitles | تمدّد مفرط في مفاصل الحركة، ونقص في نسيج الغضروف |
Belki burnumdan biraz kıkırdak alırlarken yanlışlıkla beynimi de almışlardır. | Open Subtitles | من المحتمل انهم عندما قاموا بإزالة هذا الغضروف البسيط،،، سحبوا دماغي معه بالخطاً. |
Septumdaki kıkırdak ezilmiş, çene kemiğinin ön kısmında da başka bir ince çatlak var. | Open Subtitles | وسحق الغضروف الحاجز وهناك كسر شعري آخر أعلى من نتوء الفك العلوي للجبهة |
- Evet. Ben geçen yıl kıkırdak araştırmamı sunarken... | Open Subtitles | حين قدّمت له بحثي عن الغضروف في السنة الفائتة كان منزعجاً |
Uyluk ve kaval kemiklerindeki kıkırdak dokular yırtılmışa benziyor. | Open Subtitles | الغضروف المتيبس على جانب عظم الفخذ و عظم لقمة الظبظوب يدل على تمزق |
Omurgamız, bir dizi kemikten oluşmuş uzunca bir yapıdır ve arada disk denilen kıkırdak yapılar bulunur. | TED | عمودك الفقري هو بناء طويل مصنوع من العظام وأقراص الغضاريف التي تتموضع بينهم |
Tenis oynarken kendinizi çok fazla zorlarsanız, dizlerinizdeki kıkırdak hasar görür ve kendini yenilemez. | TED | إلعب التنس بقسوة، و بشدة على ركبتيك، و ستتلف الغضاريف الخاصة بها، هذه الغضاريف لن تعود مرة أخرى. |
Şimdiden 11 tanesini indirdim mideye, kıkırdak falan da gitti arada. | Open Subtitles | نسفت 11 قطعة منها للتو، الغضاريف وكل شيء |
Ayrıca bu sıvının içinde fagositik hücreler de bulunur. Bu hücreler eklemlerde biriken kemik ya da kıkırdak fazlalıklarını temizler. | TED | وتحتوي أيضًا على خلايا دموية والتي تساعد على تنظيف حتات أي عظمة أو غضروف في المفصل |
Virüs yok, göğsünde kıkırdak damar yok, hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا فيروس، لا سفينة غضروف في صدره، لا شيء. |
Domuz karnını öneririm, küp küp kesilmiş sakatat ya da kıkırdak soslu alevli domuz yumurtasıyla servis. | Open Subtitles | أنا أرشح خاصرة الخنزير منقوعة في أحشاء خنزير مكعبة أو غضاريف الخنزير المشوية |
Şu an yıvışık halde ama sertleşecek, kıkırdak halini alacak. | Open Subtitles | إنها لزجة ولكنها صلبة ستُصبح مثل الغضروفِ. |
Kas ve kıkırdak kırılmış kemiğe destek olmak için etrafında büyümüş. | Open Subtitles | العضلات والغضاريف في الواقع نمت حول العظم المكسور لدعمه |
Bunun sebebi 70'lerde kıkırdak kemiğimi satmak zorunda kalmak ve o kıkırdak şu an Hank Aaron'un* bileğinin bir parçası hâline geldi. | Open Subtitles | هذا لأني اضطررت لبيع غضروفي في السبعينات وهذا الغضروف يصبح جزء من مصارعة هانك ارون |