Bilirsiniz, kırışıklıkları azaltmak için cilt dolguları, dudak büyütücüleri veya daha komplike medikal implantlar, kalp kapakçıkları gibi. | TED | أشياء بسيطة مثل الحشو الجلدي للتخفيف من التجاعيد نفخ الشفاه وعمليات أكثر تطوراً مثل زرع صمامات القلب |
Şimdi de kırışıklıkları ve üzüntüden dolayı oluşan çizgileri peruğunuzun altında doğru kaydırıyorum. | Open Subtitles | ثم أرفع التجاعيد و خطوط القلق إلى أعلى حيث خط بداية الشعر |
Askeri bütçenin yarısını 65 yaş üstü insanlara verir... ve kırışıklıkları resmi olarak seksi ilan ederdim. | Open Subtitles | سأعطي نصف الميزانية العسكرية للناس ما فوق 65 وأعلن التجاعيد مرغوبة جنسيا |
Bay Lowry, lütfen resepsiyonda bekleyin. Sizin sayenizde kırışıklıkları düzeltemiyorum. | Open Subtitles | إنتظر في صالة الاستقبال من فضلك يا سيد لاوري أنت تتسبب في إحداث تجاعيد في وجهها |
Güldüğünde kırışıklıkları gözükmeyen, tek 80'lik. Baba, unutma. | Open Subtitles | تبلغ من العمر 80 عاما فقط وبلا تجاعيد الابتسامة. |
Gitmek isterdim, ama doğum günü kıyafetimin kırışıklıkları çıkmıyor. | Open Subtitles | أتمنى الذهاب ولكن لا أستطيع ازالة التجاعيد من جسدي العاري. |
Çünkü aynaya baktığımda... gözlerimin kenarlarındaki kırışıklıkları sarkan boynumu kulaklarımdaki kılları ve ayaklarımdaki varisleri görünce bunun ben olduğuma inanamıyorum. | Open Subtitles | لأنني حين أنظُر في المراة وأري التجاعيد حول عيني والجلد المترهّل أسفل عنقي |
Mmm. Sanki birileri beynimde ki tüm kırışıklıkları ütülemiş gibi. | Open Subtitles | كما لو أنّ شخصا سوّى جميع التجاعيد في دماغي |
Yüzündeki kırışıklıkları görmek istedim. | Open Subtitles | أردت مجرد رؤيتك مع بعض التجاعيد |
Küçük dozlarda kırışıklıkları düzeltiyor. | Open Subtitles | بجرعات صغيرة ، وثم ينعم بهذه التجاعيد. |
Ve bu ağır makyaj bu kırışıklıkları gizlemek için. | Open Subtitles | وكثيرمن المكياج ليخفي تلك التجاعيد |
Yılların yorgunluğu, kiloları ve kırışıklıkları olurdu. | Open Subtitles | مضت عليهم السنوات ورسمت عليهم التجاعيد |
Boynundaki kırışıklıkları fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت التجاعيد . تتشكل على عنقك |
Benim bulanık gözlerim kırışıklıkları fark etmez. | Open Subtitles | أنا مصاب بطول النظر ولا أرى التجاعيد |
Suratımdaki kırışıklıkları görüyor musun? | Open Subtitles | هل ترى التجاعيد على وجهي ؟ |
İnsan derisindeki kırışıklıkları yok ediyor. | Open Subtitles | يزيل التجاعيد من البشرة |
Tamam, bu program her parçadaki kırışıklıkları, çilleri ve diğer mikroskobik yüz özelliklerini arayacak ve numuneleri toplayıp birbirleri ile eşleşen tüm parçaları birleştirecek. | Open Subtitles | حسناً هذا البرنامج سوف يفتش عن تجاعيد ونموش , وأي ميزات وجهية دقيقة لكل قطعة |
Şimdi de alındaki kırışıklıkları yok edelim. | Open Subtitles | الآن، دعنا نتخلص من تجاعيد وجهه ورقبته |
Vücudunda Çin'deki bütün şat pey köpeklerinin yüzündeki kırışıklıkları giderecek kadar botülizm zehri var. | Open Subtitles | "كان هناك ما يكفي من التسمم الغذائي هنا مثل (توكسين, مادة سامة)" "للتخلص من تجاعيد البشرة في الصين." |