- O mücadele edecekmiş gibi görünmüyor, ve bu kalbimi kırıyor. | Open Subtitles | ولـاـ يبدو أن لـايزال لديه قدرة علي المقاومة، وهذ يكسر فؤادي. |
Aklım bana ayrılmasının zamanı geldi diyor ama berbat bir sokakta bir bodrumda yaşaması fikri kalbimi kırıyor. | Open Subtitles | رأسي يقول لي حان الوقت بالنسبة له بالمغادرة، لكن الفكرة منه تتحرك الى شقة الطابق السفلي في غرب شيت شارع يكسر قلبي. |
Çok acınası bir durum, kalbimi kırıyor ama ne diyeceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | هذا مثير للشفقة، أنه يفطر قلبي لا أعلم ما الذي أقوله |
Bir çok insan bu yüzden taşınıyor, bu da kalbimi kırıyor... | Open Subtitles | الكثير من الناس يقلعون عنه هذا يفطر قلبي |
Sanki karşılık görecekmiş gibi havayı yumruklamasını izlemek kalbimi kırıyor. | Open Subtitles | يحطم قلبى برؤيته يلكم الهواء كما لو كان الهواء ينازله |
Yoksa Tanrı şahidim olsun ki o zeki oğlun Trenton'da taş kırıyor olur. | Open Subtitles | وإلا، أقسم لك أبنكَ ذو الأعين المشرقة سيكون يحطم الصخور في سجن ترينتون |
Bu küçük serseri Amerika'ya kaçtı. Ve burada dikilip kalbini kırıyor! | Open Subtitles | هذه المتشردة الصغيرة فرت إلى أمريكا ثم تقف هنا و تكسر قلبك |
Bak,ruhunu kim eziyor,kalbini kim kırıyor ve sini kim itiyor bilmiyorum | Open Subtitles | أنظر ، أنا لا أعرف ما الذي يكسر قلبك ، أو يدمر روحك |
Mezuniyet kepi olmayan bir baykuş gibi... İnsanın kalbini kırıyor. | Open Subtitles | إنه مثل بومة بدون سيارة أجرة للتخرج يكسر القلب |
Birine çarpıyor. Felç bırakıyor. Bacağını kırıyor. | Open Subtitles | يذهب إلى شخص ما, ويشل حركته يكسر قدمه, لا أعلم |
Mikser buzları kırıyor ve istediğim zaman kapatabiliyorum. | Open Subtitles | حسنـــاً, الخلاط يكسر الثلج . و أقدر أوقفه عندما أريد ذلك |
Bu kalbimi kırıyor ve eğer gelmezsen onunda kalbini kıracak. | Open Subtitles | وهذا يفطر قلبى وسينفطر قلبها إِذا لم تأتِ |
Buna çaba harcıyor olman kalbimi kırıyor. | Open Subtitles | و يفطر قلبي أن أراك و أنت تحاول ذلك |
Bu kalbimi kırıyor. Hepiniz hırka giyiyorsunuz. | Open Subtitles | انه يفطر قلبي, انتم ترتدون سترات صوفيه |
Bütün aynaları kırıyor... sadece kullanacağı parçalar için değil. | Open Subtitles | نعم, لعلك لاحظت أنه حطم كل المرايا الموجودة في المنزل أي أنه لم يحطم على قدر القطع الحادة التي يريدها |
Bunun düşüncesi bile kalbimi kırıyor Carolyn. | Open Subtitles | كونه مجرد إقتراح فهو يحطم قلبي ياكارولين |
Ve hayatımı sensiz yaşamış olabileceğimi düşündüğümde bu kalbimi kırıyor. | Open Subtitles | وعندما افكر انه يمكننى العيش بدونك يحطم هذا قلبى |
Hala tahtalar kırıyor veya kabaklara delikler açıyor musun falan? | Open Subtitles | ألازلت تكسر الألواح... أو تركل ثقوب اليقطين.. أو أي شئ؟ |
İşte yine başlıyor. Her zamanki gibi bir kadın kalbini kırıyor. | Open Subtitles | ها هى تفعلها مرة ثانية تكسر قلبى |
# Beni kırıyor # | Open Subtitles | هي تحطمني |
I can, ama eşimin gözlerinin içine bakmak mümkün değil kalbimi kırıyor. | Open Subtitles | يمكنني ذلك ، إلا أن قلبي ينفطر لعدم قدرتي على النظر في عيني زوجتي |
Saklamak istediğin eşyaların çevresindeki ışığı kırıyor. | Open Subtitles | للقيام بإحناء الضوؤ حول الأجسام المراد إخفائها |
Çiftçilere göz açtırmıyorlar. Onların kemiklerini kırıyor ve fazlası için dönüyorlar. | Open Subtitles | أنهم يكسرون أيادي وأرجل المزارعين، ويحطَمون عظامهم |
Demek, bu yeni çocuk Marlon'un dişini kırıyor. | Open Subtitles | إذن، هذا الشاب الجديد يضرب مارلون في فمه ويكسر أسنانه |
Arka duvardan yansıyan ışık merkezdeki kutuların ışığını kırıyor ve görünmelerini engelliyor. | Open Subtitles | الضوء القادم من الحائط الخلفي قد تم ثنيه حرفياً حول الصناديق الموجودة بالمركز و تم عرضه على العين بدون كسور |