kısacık kollarım yüzünden valenin koltuğu arkaya kaydırma ihtimali nedir? | Open Subtitles | ماهي احتمالية إرجاع الموظف للكرسي بسبب يدي القصيرة بشكل غريب؟ |
Trajediyi önlemek için, bizim yapabilecek hiçbir şeyimiz olmasa da Thomas'ın kısacık hayatında, olumlu bir etki bırakması için bir yol bulmak istedim. | TED | في حين أنه لا يمكننا فعل شيء لمنع الفاجعة أنا أردت أن أجد طريقًا لحياة توماس القصيرة ليكون لديه نوع من التأثير الإيجابي |
Hayvanların kısacık hayatı uçup gitti. | Open Subtitles | حياة الحيوانات القصيرة بدأت تضيع من بين اياديهم |
Meclis kütüphanesinden de kitap alıyordu ama daha önemlisi, o kısacık zamanda birisi o kadına ulaştı. | Open Subtitles | لقد استعار هنت كتبا من مكتبة الكونجرس أيضا الأمر الأكثر أهمية أن هناك من إستطاع أن يصل للمرأة في هذا الوقت القصير |
Burada birlikte geçirdiğimiz kısacık zamanı düşündüğünüzde benim için ağlamayın. | Open Subtitles | إذا فعندما تفكران فى وقتكما القصير هنا لا تبكيان من أجلى يا مارج , تينا |
Sonsuzlukla kıyaslandığında, kısacık bir an. | Open Subtitles | مثل هذه اللحظة القصيرة مقارنة مع الأبدية |
Bu kısacık sürede kim olduğunun anlaşılabilmesi. | Open Subtitles | وأن تكشف من كنت وماذا كنت في فترة وجودك القصيرة في الدنيا |
Hepiniz kısacık bir notla neden buraya çağrıldığınızı merak ediyor olmalısınız. | Open Subtitles | أنت قد كلّ تكون التسائل الذي دعوت أنت هنا على مثل هذه المهلة القصيرة. |
Bazı kişiler genç kızları kaçırıp... ..uyuşturucu vererek ve zorlayarak o kısacık yaşamlarında... ..onlara Arap turistler için fahişelik yaptırıyorlar. | Open Subtitles | بعض الناس يديرون نصف الطريق هناك للشابّات لديهم المجبرين أو المخدرين إلى إنفاق حياتهم القصيرة كعاهرات للسيّاح العرب |
Gözlerimi kapattığım o kısacık zamanda bile seni özleyeceğim. | Open Subtitles | في تلك اللحظة القصيرة عندما تكون عيناي مغلقة افتقدك |
Öldüğümü sandığım şu kısacık zaman zarfı korkusuz ve huzur içinde içinde yaşadığım en mutlu anlardı ve ömrümün geri kalan kısmını bu şekilde geçireceğim. | Open Subtitles | الفترة القصيرة التي ظننت نفسي ميتاً بها كانت أسعد فترة بحياتي ، لأنني كنت أحيا أخيراً بدون الخوف وهكذا سأعيش بقية حياتي |
Geriye kalan kısacık ve rezil hayatının her gününde bunun bedelini ödeyeceksin. | Open Subtitles | كل يوم , سوف تدفع ثمن هذا كل يوم الى نهاية حياتك القصيرة الحقيرة |
Öyle harika bir alet ki, kısacık zamanda yapabildiği işleri görsen inanmazsın. | Open Subtitles | ومن المثير للدهشه ان هناك الكثير من العمل الذي استطاع القيام به في الفترة الزمنية القصيرة |
Yani, sana yakışan derin dekolteli, kısacık göbeği açık bu şeyleri? | Open Subtitles | اقصد فقط كي ترتدي القمصان المثيرة التنورات القصيرة خاتم السرة تلك الامور ؟ |
En son kısacık şortlarınla havalı havalı yürüdüğünde bazılarının annelerinden aldığım şu öfkeli telefonları hatırlatırım. | Open Subtitles | اه ,لا , لا اتذكرين السنة الماضية عندما تبخترت لهناك مرتدية تلك السراويل القصيرة ؟ وانا تلقيت تلك المكالمات الغاضبة |
Söylemem lazım adamım, şu kısacık yaşantımda, ...ikiniz kadar rahat bir aile daha görmedim. | Open Subtitles | يجب أن اقول يارجل، أنّه طيلة حياتي القصيرة أنتم أروع آباء رأيتهم على الإطلاق |
O kısacık şortlarıyla kampüste koşarken ne kadar seksiydi. | Open Subtitles | لقد كان مثيراً جداً، يركض حول المخيم في سراويل السباحة القصيرة. |
Yetişkin bir yusufçuğun kısacık hayatı doğadaki en faal olanlarındandır. | Open Subtitles | مرحلة البلوغ القصيرة لفراشة التّنّين هي من بين احد اعظم الانشطة للطّبيعة. |
kısacık maruz kalmanın bile neler yapabileceğini gördük. | Open Subtitles | مالذي تطلبه مني؟ رأينا ما يمكن أن يفعله التعرض القصير للعوامل المحيطة |
Onu mutlu eden şeyler, bu dünyadaki kısacık yaşamında ona lütfedilen ayrıcalık ve özgürlük oldu. | Open Subtitles | الحرية التي منحت له خلال زمنه القصير في العالم جعله سعيداً |
Bu kısacık yolu bile gidemeyeceksem şu uzun yolculuğumu yalnız başıma gitmemi nasıl beklersin? | Open Subtitles | إذا كنت تريدين فلا يمكننى الذهاب فى هذا الطريق القصير فكيف تتوقعين منى أن أذهب كل هذه الرحلة بمفردى؟ |