kıskançlık, gür ve parlak saçları sever. Küçük ve şirin kalemliği... | TED | الغيرة تحبّذ الصفات الجيدة للشعر اللامع و حقيبة أقلام الرصاص الظريفة. |
kıskançlık, her insan ilişkisinin bir parçası ama aşırı kıskançlık farklı. | TED | الغيرة جزء من أي علاقة إنسانية، ولكن الغيرة الحادة أمر مختلف. |
Ama bazen kendilerini negatif bir şekilde de belli ederler, kıskançlık olarak. | TED | لكن بإمكانهم في أوقات كثيرة أن يظهروا أنفسهم بشكل سلبي، بصورة غيرة. |
Bununla ilgili büyük bir sorun var. Ve bu sorun kıskançlık. | TED | و هنالك مشكلة حقيقية كبيرة مع ذلك و هذه المشكلة هي الحسد. |
Neden Marco Venier, Bence sen kıskançlık yapıyorsun. | Open Subtitles | ياللمفاجئة, ماركو فينيير أنا أعتقد بأنك غيور |
kıskançlık yapmadan önce, kız arkadaşının durumunu anlamaya çalışamaz mısın? | Open Subtitles | قبل ان تبدا بالغيرة,اليس عليك اولا ان تتفهم وضع صديقتك؟ |
Çok şükür ki sen rekabet ve kıskançlık hislerinden kurtulmayı başarmışsın. | Open Subtitles | وحمدا لله انك استطعت ان تهربى من مرض الغيرة والمنافسة هذا |
kıskançlık genelde kendini başkalarının sahip olduklarını yoketmeye çalışarak gösterir. | Open Subtitles | الغيرة تعبّر عن نفسها غالباً بمحاولة تدمير ما لدى الٓاخرين |
Sadece zehirleme, çocukları terk etme ve aşırı kıskançlık var. | Open Subtitles | فقط تقوم في الأساس بتسميم طفل تم هجرة بدافع الغيرة |
Yani kıskançlık duygusunu bıraktın kendini kulübün üyesi gibi hissediyorsun. | Open Subtitles | إذاً، تغيّر شعورك من الغيرة لتشعري أنّكِ جزءٌ من النادي |
Saf kıskançlık dışında birinin senden nefret etmesi nasıl bir şey biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرف ما يعنيه الأمر أن يكون هناك شخص ما يكرهك بدافع الغيرة فقط؟ |
Para meselelerini bir tarafa koyarsak, bir de anlamsız bir kıskançlık vardı. | Open Subtitles | وبصرف النظر عن الأمور المالية , كان هناك هذا غيرة غير عقلانية. |
İşte bu, dostum, kıskançlık. Ördeği birazcık ben tutabilir miyim? | Open Subtitles | هذا ، يا صديقي، غيرة. أيمكنني أن أحمل البطة قليلًا؟ |
Bu kıskançlık değil. Çok ama çok daha fazlası. | Open Subtitles | أنها ليست غيرة أنها أكثر من ذلك أكثر سوءاُ |
kıskançlık, kıskançlıktan bahsetmek gerçek bir tabu, ama eğer modern toplumda tek baskın duygu varsa, o kıskançlıktır. | TED | الحسد، ان ذكر الحسد امر محظور , و لكن ان كان هنالك شعور واحد مسيطر على المجتمع الحديث، فهو الحسد |
Öyle ki şer kıskançlık Sayının ne denli büyük olduğunu bilmeyecek | Open Subtitles | -حيث لن يعرف احد الحسد او الشر عندما يريد معرفة النتيجة |
Bu arada, Chanel eski bir striptizci olan birisi tarafından büyülenmiş, dokunaklı bir kıskançlık sahnesi. | Open Subtitles | في هذه الأثناء .. شانيل سحرت من قبل المتعريه السابقه مشهد غيور مثير للشفقه |
Sanırım artık kıskançlık yapmak için daha çok vaktim olduğundan. | Open Subtitles | أظن الأرجح لأن لدي المزيد من الوقت الآن للشعور بالغيرة. |
Senin gibi tatlı bir çocukla eve gidemediği için kıskançlık yapıyor. | Open Subtitles | إنها غيورة لأنها لا تستطيع العودة لمنزلها مع شخص لطيف مثلك |
Artık öfke ve kıskançlık yok! Benimle birlikte olmak istemediğinden bunların hepsini kaçıracaksın! | Open Subtitles | ولم أكن غاضباً أو غيوراً أو أي من تلك الأشياء التي تجعلكِ تنفصلين عني |
"Merhaba kıskançlık. Seni bana getiren mesajı anlıyorum ve kucaklıyorum." | Open Subtitles | "مرحباً أيتها الغيره أنا أقبل وأؤكد الرسالة التي جئتيني بها" |
Madame Gold'un tepkileri ve Kumandan Chantry'nin kıskançlık krizleri size Douglas Gold'un Kumandan'ın eşi Valentine'a aşık olduğunu düşündürdü. | Open Subtitles | كانت فقط ردود فعل السيدة "غولد", والغيرة المثارة للسيد "شانتري" وهذا ما جعلنا نعتقد أن "دوغلاس" و "فالنتين" مغرمان |
O masumiyetle bütün haset, kıskançlık, kin ve nefret duygularının üstesinden gelinebilir. | Open Subtitles | .. مع تلك البراءة .. يمكن لأي حسد أو غيرة حقد أو غضب أن يُهزم |
Kız arkadaşın burda bizimle olduğun için kıskançlık göstermez mi? | Open Subtitles | هل تغار صديقتك إذا كنت برفقتنا ؟ |
kıskançlık yapmam çünkü hiç oyuna dahil olmadım. | Open Subtitles | و لا يمكنني أن أغار لأنّي لم اعجب به قبلاً |
kıskançlık filan değil. | Open Subtitles | لا يعني ذلك أنني غيورًا أو أي تفسير آخر |
Erkekleri kıskançlık ya da geçim kaynağı konusunda sınamamalısın. | Open Subtitles | لا ينبغي عليكِ أن تختبري رجلًا يغار أو يخاف على رزقه. خاصّةً حينما يكونا شخصيْن. |
Bunca zaman bu kıskançlık canavarının güven bağımızı yemesine izin verdim. | Open Subtitles | و كل هذا الوقت كنت أسمح للغيرة بأن تأكل صمغ ثقتنا |