Onun da iyice kızarmış ve kıtır kıtır olmasını ister. | Open Subtitles | الانشوجه المقلية ولكنها تتناول فقط هذه ان خللتها جيدا و قمت بتوشيحها لتصبح مقرمشة |
Üst kısmının öyle kıtır kıtır ve lezzetli olmasının sebebi bu. | Open Subtitles | هذا ما يجعل الطبقة العلوية مقرمشة ولذيذة |
Spaetzle de harikaydı! kıtır kıtır. Peynir ve ekmek kırıntıları ile. | Open Subtitles | والشعيرية رائعة أبضاً مقرمشة وبالجبنة قطع الخبز. |
İştah açıcı, hafif kıtır kıtır. | Open Subtitles | حاد الطعم لكنه لذيد ومقرمش |
Lahanalar sevdiğim gibi yapılmış, dedim. kıtır kıtır. Yumuşak değil. | Open Subtitles | أقول أن الكرنب مطهيه جيداً فهو مقرمش و ليس طرياً |
Bence krep dediğin kıtır kıtır olmamalı. | Open Subtitles | لا أظن بأن المحلى عليه أن يكون مقرمشا |
Dışı kıtır kıtır, içi yumuşak ve yapış yapış. | Open Subtitles | مقرمشة من الخارج لينة و لزجة من الداخل |
Önce bir parlatalım... kıtır kıtır ve sulu. | Open Subtitles | تفضل، دعني أجعلها لامعة قبل أن... مقرمشة جداً و كثيرة العصارة |
Hem kıtır kıtır, hem sakız gibi. | Open Subtitles | إنها مقرمشة ومطاطية. |
- kıtır kıtır olsun. Altın renginde. | Open Subtitles | ابقها مقرمشة و ذات لون ذهبي |
Tatlı, ekşi tuzlu, kıtır kıtır. | Open Subtitles | حلو وحامض، مالح ومقرمش |
Hemen serum ayarlayabilirim ve kıtır kıtır geçen bir kaç haftada, işimizi tamamlayabiliriz. | Open Subtitles | حتى أستطيع أن أضع الملح ، ويمكننا ان نجعلها اخر زوج مقرمش ، و مقدد لأسابيع. |
Evet, çorbamda kıtır kıtır bir şeyler olmasını severim. | Open Subtitles | نعم, احب ان اكل شي مقرمش مع الحساء |
"Bence krep kıtır kıtır olmamalı." | Open Subtitles | المحلى لاينبغي أن يكون مقرمشا |