Bunu ortalığı daha da kızıştırmak için yaptılar. | Open Subtitles | لقد أثاروا كل هذه الفوضى بهدف تصعيد الموقف |
Zaten kötü olan bir durumu iyice kızıştırmak istemeyiz. | Open Subtitles | آخر شيء نحتاجه هو تصعيد الموقف معهم الذي هو سيئ بالاساس |
Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmeden ortalığı kızıştırmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد تصعيد الوضع حتى نكتشف ما الذي نحن بصدد مواجهته. |
Bay başkan, uluslarımız arasında düşmanlığı kızıştırmak istemiyorsanız doğru olanı yapın. | Open Subtitles | سيدي الرئيس لو تريد عدم تصعيد العداء بين دولتينا ستفعل ما هو صائب |
Sıçtırma şimdi, Tom. kızıştırmak mı istiyorsun? Öyle olsun. | Open Subtitles | تباً لك طوم تريد تصعيد الأمور، حسناً |
- Ortalığı kızıştırmak için olabilir mi? | Open Subtitles | هل هذا تصعيد للأمر؟ |
- Savaşı kızıştırmak istemiyorum. | Open Subtitles | - لا اريد تصعيد الحرب |
- ...ya da savaşı kızıştırmak için. | Open Subtitles | - او تصعيد الحرب |