Kızılderililerin gelişmenin ve paranın önünde durduğunu düşündüklerine göre saf ırkçı olmalılar. | Open Subtitles | والتجارة ان كانوا يظنون ان الهنود يقفون في طريق التطور او الربح |
Birleşik Devletlerin eski bir kongre üyesi bu kış Chautauqua'da Kızılderililerin İsrail'in Kayıp Kabilesi olduklarını söyledi. | Open Subtitles | كان عضو سابق فى الكونجرس لقد قالوا فى تشاتيكو هذا الشتاء ان الهنود هم القبائل المفقودة |
Kızılderililerin yanında bir fırın açayayım mı? | Open Subtitles | وماذا يفترض علي ان افعل الآن ؟ اعيش مع الهنود وافتح لي مخبزا ؟ |
Kızılderililerin de bir papazı varmış. | Open Subtitles | إن كان للهنود قسواسة ، فهم بالتأكيد ضالين |
Kızılderililerin şöyle bir ayi... | Open Subtitles | الآن، السكان الأصليين لديهم هذا التقليد |
Kızılderililerin sırtındaki kovboyları düşünüyordu. | Open Subtitles | هو يتسأل عن رعاة البقر الذين رأو هنود من قبل |
Kızılderililerin ve kölelerin korkusundan... kahrolası Birliğin korkusundan. | Open Subtitles | الخوف من الهنود ، الخوف من العبيد الخوف من الإتحاد |
Hayır, Kızılderililerin olayı bu kadar karmaşık hale getirmeyeceğini söylüyorum. | Open Subtitles | الهنود لن يكونوا بتلك القسوة؟ لا. ما اقوله ان الهنود لن يكونوا بذلك الارتباك |
Kızılderililerin bögedeki gelişimi ve ticareti engellediğini düşünürler. | Open Subtitles | ناس من الطبقة العاملة الذين يظنون ان الهنود يقفون في طريق التطور |
Kızılderililerin, daha önceden buraya yerleşenlerle paylaştıkları yemeğin yıldönümünü kutluyorlar. | Open Subtitles | عندما شارك الهنود الحمر طعامهم مع المستعمرين الجدد |
Galiba yapabileceğimiz tek şey o Kızılderililerin bir daha böyle bir şey yapmamalarına emin olmak. | Open Subtitles | حسناً، كل ما نستطيع فعله هو التأكد أن هؤلاء الهنود لن يفعلوا هذه الأشياء مجدداً |
Kızılderililerin bile ayak basmadığı bir arazi bulup, kendilerine yeni bir yaşam kurmak istediler. | Open Subtitles | و إيجاد قطعة أرض حتّى الهنود الحمر لم تطأها و صنع حياة جديدة لأنفسهم. |
Kızılderililerin dediğine göre; yasadışı araştırma yapıyormuş. | Open Subtitles | الهنود يقولون بأنّه كان يجري يحثاً غير شرعياً. |
Kızılderililerin de çok seyrek yüz kılı vardı, Çinliler gibi. | Open Subtitles | الهنود لديهم لُحى خفيفة جداً مثل الصينيين |
İlk emri harfi harfine yerine getirdim. "Kızılderililerin peşine düş ve öldür, merhamet etme." | Open Subtitles | أنا نفذت أوامر ك لهذه الرسالة مطاردة وقتل الهنود بلا رحمة. |
Kızılderililerin ne yaptığına bak ve kendine nedenini sor. | Open Subtitles | انظر الى ما فعلة الهنود وأسأل نفسك لماذا |
Peki ona Kızılderililerin toprağını kapatma hakkını veren kim? | Open Subtitles | ومن أعطاه الحق في امتلاك أراضي الهنود الحمر؟ |
Cumartesi gecesi Kızılderililerin oyununda.. ...kulüpteki koltuğumu vermezsem eğer.. | Open Subtitles | إذا لم أمنحه مقاعدي في النادي إلى لعبة الهنود في ليلة هذا السبت |
Kızılderililerin kovboylar için üzülmemesi gerekir. | Open Subtitles | ليس على الهنود أن يشعرون بالأسى لرعاة البقر. |
Kızılderililerin de bir papazı varmış. | Open Subtitles | إن كان للهنود قسواسة ، فهم بالتأكيد ضالين |
Hustler dergisi okuyup Kool sigarası içen 108 yaşındaki Kızılderililerin kullandığı ısıtmalı çadırlarınıza girmeyeceğim. | Open Subtitles | و لن أظل في خيمة الساونا مع أحد السكان الأصليين الذي يبلغ 108 عام "الذي يطالع مجلة "هاسلر "و يدخن سجائر "كول |
Kızılderililerin, kişinin özel sırlarını bilmek için itiraf ettirdiklerini bilirsin. | Open Subtitles | الأن، أتعلم أن هنود الأمريكيين يسفكون أحشاء الشخص كي يتكلم بإسراره السريّة. |