Subaylarımdan birinin bilgim dışında soruşturulmasıyla ilgili Kızgınlığımı ve hayal kırıklığımı başkana ilettim. | Open Subtitles | انا آسف ، أيتها الرائد لقد اعربت عن غضبي وخيبة أملي الى الرئيس فيما يتعلق بالتحقيق مع احد زملائي الضباط دون علمي |
Ama Kızgınlığımı atmak için elimde koca bir şehir var. | Open Subtitles | ولكن ، لدي المدينة كلها لتنفيس عن غضبي. |
Kızgınlığımı soyunma odasında bıraktım. | Open Subtitles | حسناً ، لقد تركتُ غضبي في خزنتي |
Kızgınlığımı dindirsemde, sebep olduğun acılar... | Open Subtitles | ، حتى لو عالجت أمر الغضب الذي أكنه لكِ الألم الذي تسببتِ فيه لي |
İyi hissediyorum ama birden ufacık bir şey Kızgınlığımı tetikliyor. | Open Subtitles | سأشعر بخير، و فجأةً، سيُفجّر شيءٌ غضبي. |
Kızgınlığımı açığa çıkarıyorum. Sen de denemelisin. | Open Subtitles | انا أعبر عن غضبي عليك تجربة الأمر |
Kızgınlığımı asla anlayamazsın. | Open Subtitles | لا يمكن أبدًا أن تفهم غضبي |
Aldığım bir yazı işini bitirmek üzere bilgisayarımda çalışıyordum ve yılmıştım; ve Conor, Kızgınlığımı, iki eliyle boynumu tutup nefes alamayacağım ya da çığlık atamayacağım kadar sıkmak için bahane olarak kullandı ve bu şekilde kafamı defalarca duvara çarptı. | TED | كنت أشتغل على جهازي الحاسوب أحاول انهاء مهمة مستقلة بالكتابة ، فأصبحت محبطة و"كونر" استخدمت غضبي كعذر ليضع يديه الاثنتين حول عنقي ويضغط بشدة بحيث لم أستطع التنفس أو الصراخ، وأستخدم وضعية الخنق ليضرب رأسي مراراً بالجدار. |
Kızgınlığımı bunun dışında tutalım. | Open Subtitles | -اِنسى غضبي |
Kızgınlığımı dindirsemde, sebep olduğun acılar... | Open Subtitles | ، حتى لو عالجت أمر الغضب الذي أكنه لكِ الألم الذي تسببتِ فيه لي |