kızgınlık hakkında komik olan ise bazen onu fiziksel yolla ifade etmem. | Open Subtitles | والأشياء المضحكة حول الغضب أني في بعض الأحيان أعبر عنه بطريقة جسدية |
Bir ebeveyn ile çocuğu arasındaki kızgınlık, dünyadaki en doğal şeydir. | Open Subtitles | الغضب بين أبٍ و ابنه هو أكثر الأمور طبيعيّةً في العالَم. |
Yeni iş ortağınız elinizi sıkabilir, sizinle kutlama yapabilir, yemeğe çıkabilir ve sonra bir kızgınlık ifadesi sergileyebilir. | TED | شريكك الجديد ربما يصافحك، يحتفل، يذهب معك إلى الخارج لتناول وجبة العشاء ومن ثم يظهر منه تعبير عن الغضب. |
Bu beni onca kızgınlıktan arındırdı, beni öldürebilirdi o kızgınlık. | Open Subtitles | حررني ذلك من غضب شديد كان من المحتمل أن يقتلني |
Jedi Tapınağına olan kızgınlık ve kafa karışıklığını hissedebiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني ان اشعر بالغضب والحيره فى كل مكان بمعبد الجاداي |
Ama kızgınlık aşağılamaya döndüğünde, reddedilmişsinizdir. | TED | لكن عندما يتحول الغضب إلى إزدراء، لقد تم فصلك. |
Ben bir belgesel yapımcısı olarak gerçirdiğim kızgınlık dönemi ve televizyon ve radyoya bağırma tepkilerimin ardından bir sonraki tepkim film çekmek oldu. | TED | الآن أنا صانعة أفلام وثائقية بعد أن مرَّت فترة الغضب والصياح على شاشة التلفاز وجهتني غرائزي إلى أن أصنع فيلماً |
kızgınlık da dikkatinizi kazanmak için çok iyi bir yol, çünkü kızgınlığı biz seçmiyoruz. | TED | يعد الغضب أيضًا وسيلة جيدة لجذب الانتباه، لأننا لا نختار الغضب، |
Çünkü kızgınlık yalnızca sizin duygusal bir zaman ve boşlukta tepki vermenizden ibaret olmuyor. | TED | لأن الغضب لا يجدول فقط رد الفعل في الأوقات العاطفية والمساحة الخاصة بكم. |
Fakat sonra, babamın vefatına dair kızgınlık ve depresyon beni sardı. | TED | لكن حينما الغضب والإحباط حول رحيل والدي حدث. |
O güzel yeşil gözlerde kızgınlık görüyorum. | Open Subtitles | كل ذلك الغضب فى تلك العينين الخضروين الجميلتين ؟ |
Gözlerinde korku yoktu. kızgınlık da değildi. | Open Subtitles | لم يكن هناك خوف في عينيّها، ولم يكن يعتريها الغضب |
Bir kişi biliyorum ve hiç şüphem yok. Perdy ona karşı kızgınlık duymuştu. | Open Subtitles | لن أكون متفاجئة ولو قليلاً إنها سريعة الغضب |
- Biraz kızgınlık cilde, kan dolaşımına, kalbe iyi gelir. | Open Subtitles | من الغضب جيد للقلب . الدوره الدمويه، الجلد. |
Bunu yapan diğer ifadeler, mutluluk şaşkınlık kızgınlık ve korku. | Open Subtitles | التعبيرات الأخرى التي تفعل ذلك هي السعادة و الدهشة و الغضب و الخوف |
Bu yüzden öfke, kızgınlık ya da iğrenme görmek yerine maske gülüşler görürsünüz. | Open Subtitles | لذا فبدلاً من رؤية الغضب و الاشمئزاز و الحزن فإنك تراها محجوبة على سبيل المثال |
Seni yeni tanıdım ama bunun kızgınlık olduğunu tahmin ediyorum. | Open Subtitles | حسناً,أنا قابلتك للتو و لكن أعتقد أنه الغضب |
Aşkın olduğu yerde kızgınlık olmaz, aslında ümit olur. | Open Subtitles | حيث يوجد الحب ، ليس هناك غضب في الواقع ، هناك أمل |
Yalandan bir kızgınlık bile olsa, bana gayet gerçek göründü. | Open Subtitles | لو أنه كان غضب مختلق لكنه بدا حقيقيا جدا بالنسبة إلي |
Ama öfke, kızgınlık, korku hislerinin hepsinin bir karşımı gibiydi. | Open Subtitles | ولكنه كان شعوراً بالغضب وبالحنق وبالخوف كلها تشتد سوية |
Ama savaşta kullanılan silahlar çok yeniydi ve şimdiye kadar birkaçı sadece kızgınlık anında ateşlenmişti. | Open Subtitles | لكن الأسلحة التي ذهب العالم للحرب بها كانت جديدة جداً.. والقليل منها كان قد أطلق نيرانه بغضب من قبل. |
Bu kızgınlık ve hüsran hislerinden arınmak için bazı basit gevşeme araçlarını öğreniyoruz. | Open Subtitles | نحن على وشك أن نتعلم بعض أدوات الاسترخاء البسيطة لتهدئة مشاعر الأحباط والغضب |