Böylece harikulade fikirlerimizin hiçbirini hiç kimse kaçırmamış olur. Evet. | Open Subtitles | بتلك الطريقة لن يفوت أحد أفكارنا العبقرية |
- Hayır. Ve bu hayatında tek bir öğün bile kaçırmamış bir at. | Open Subtitles | هذا الحصان لم يفوت أي وجبة في حياته |
Sana şunu söylemeliyim dostum, Rigby denen adam, hiçbir ayrıntıyı kaçırmamış. | Open Subtitles | سأقول لك يارجل.. هذا الرجل "ريجبي" لم يفوت أي خدعة. |
Uçağı kaçırmamış. Az önce hava yollarından kontrol ettim. | Open Subtitles | لم تفوته لقد تفقدت الخطوط الجوية |
Demek ki kadını Seibei kaçırmamış. | Open Subtitles | هذا يعني أن (سيوبي) لم يخطفها |
O burada değil. Onu o kaçırmamış. | Open Subtitles | أنها غير موجودة هنا, أنه لم يختطفها |
Boğuşma ya da zorla giriş izi yok. Şüpheli Steven'ı buradan kaçırmamış. | Open Subtitles | حسنا، لا أدلة على وجود شجار أو دخول بالعنوة الجاني لم يخطف ستيفن من هنا |
Görünüşe göre biri bacak günlerini hiç kaçırmamış. | Open Subtitles | يبدو أن أحدهم لم يفوت أبدا يوم التمرين |
Hiç muhbir buluşması kaçırmamış mıydı? | Open Subtitles | وانه لم يفوت اجتماع المخبرين من قبل؟ |
Bunları da kaçırmamış. | Open Subtitles | حسناً, هو لم يفوت هذا. |
Parlak şey hiçbir şeyi gözünden kaçırmamış. | Open Subtitles | إن اللامع لا يفوت شيئاً |
Doğum gününü kaçırmamış. | Open Subtitles | هي لم تفوته. |
Bu demektir ki onu Seibei kaçırmamış. | Open Subtitles | هذا يعني أن (سيوبي) لم يخطفها |
Onu kaçırmamış heralde. | Open Subtitles | لم يختطفها. |
Walton diğer iki çocuğu öldürdü, ama Connor'ı o kaçırmamış. | Open Subtitles | أجل، (والتون) قتل الصبيّان الأوليّان، ولكنّه لم يخطف (كونور). |