Hayır. Dik dik baktığı kağıdın ne olduğunu sormanızı istiyor. | Open Subtitles | لا، إنها تريدكم ان تسألوها عن الورقة التي تحدق فيها |
Aklımdaki imge zaten kağıdın kendisinde var. Yapmam gereken sadece hikayeye ait olmayan parçaları çıkarmak oluyor. | TED | وبما أن صورة قصتي موجودة في الورقة ما علي إلا أن أزيل ما ليس من القصة |
Sonra duymak istediğim şey, kağıdın üzerindeki kaleminin hareket sesi olacak. | Open Subtitles | والشيء القادم الذي أريد سماعه صوت حركة قلمك الرصاص على الورق |
Dolaylı yöntem, nemli kumaş ya da kağıdın pirinç hamuru kullanılarak balığa yapıştırılmasıyla başlar. | TED | الطريقة الغير مباشرة تبدأ بلصق قماش أو ورق رطب على السمكة باستخدام الورق الرقيق. |
Orijinali bu şekilde olan bir kağıdın kalpazanlığını mı yapacak? | Open Subtitles | كان سيزيف شيئاً كان بالاصل مطبوعاً على ورقة مثل هذه |
Bu yüzden kağıdın hala tüm o şaşırtıcı, gözden kaçan etkileri varken onu yeni gibi görmemiz için çok fazla müdahale gerekiyor. | TED | لذا فعندما تملك ورقة صغيرة كل هذه الإمكانيات الصادمة، فإنها تصبح بحاجة إلى اختراع جديد في شكلها لتجذبنا لرؤيتها جديدة مرة أخرى. |
Bir kağıdın elinizde yarattığı baskı kadar bir güç uyguluyor; çok hafif. Nazik itiş gerçekleştiğinde de, aylarca, hatta yıllarca çalışabiliyor. | TED | ويولد قوة مماثلة لقوة قطعة ورق على يدك، خفيفة بشكل مذهل، لكنها تستمر لأشهر وسنوات، مولدة هذه الدفعة الخفيفة. |
Ama kağıdın öyle bir hafızası vardır ki nasıl büküldüğünü asla unutmaz. | TED | لكن الورقة تمتلك هذه الذكرى؛ لا تنسى الورقة أبدًا كيف صُممت. |
Maddeler hakkında hepimizin varsayımları var, kağıdın sessiz olması veya bir web sitesinin tekdüze olması gibi. | TED | لدينا افتراضات مسبقة حول المواد من حولنا، كافتراضنا وجوب أن تكون تلك الورقة صامتة أو وجوب كون ذلك الموقع سلسًا. |
Çocukluğumu hatırlıyorum, okulda sunum yapardım, elimde not aldığım bir kağıt olurdu, kağıdı bir deftere yaslayıp bakardım, sırf insanlar kağıdın nasıl titrediğini görmesin diye. | TED | عندما كنت طفلة أقدم عروضاً في المدرسة كنت أكتب ملاحظات على ورقة وأضع خلفها دفتراً فلا يرى أحد الورقة تهتز |
Alt kısımda kağıdın içerisine yerleştirilmiş mikro gözler var. | TED | و هنالك بصريات صغيرة في الأسفل والتي تشكل جزء من الورقة نفسها. |
Bir başka soru daha: Eğer bir kağıdı tekrar tekrar, dilediğiniz kez katlayabiliyorsanız, diyelim ki 30 kez, bu durumda kağıdın kalınlığının ne olacağını düşünüyorsunuz? | TED | والسؤال الآخر ان استطعت ان تقوم بطي الورقة بعدد لا نهائي لنقل ربما ثلاثين مرة .. كم ستبلغ سماكة الورقة حينها ؟ |
kağıdın cihazı programlama açısından çok daha ucuz ve daha esnek bir yöntem olduğu anlaşıldı. | TED | اتضح أن الورق أرخص وأكثر مرونة كطريقة لبرمجة الجهاز. |
Biliyorsunuz, ben sadece size bu kağıdın ufak bir parçasını gösterebilirim. | TED | تعلمون, كان بمقدوري مجرد عرض قطعة الورق الصغيرة هذه. |
Harry'e kağıdın avuçta nasıl saklanacağını gösterirken çok komiktin. | Open Subtitles | لقد كنت مضحكا بالتأكيد و انت تحاول أن تعلم هارى كيف يخفى الورق فى راحته |
kağıdın üstüne biraz koyuyorsunuz, üstüne de aslını koyuyorsunuz... | Open Subtitles | عليك أن تضع البعض علي الورق ضع الأصل عليها |
Bu kağıdın çalışma prensibi, size de bir tanesini verdiğimde, kendiminkine yazdığım şey verdiğim kağıtta da beliriyor. | TED | وتعمل هذه الورقات بأن أعطي لكم ورقة منها وإذا قمتم بكتابة شيء ما عليها، سوف تظهر بطريقة سحرية على ورقتي أيضًا. |
Büyük Çamur bana ait değil. O kağıdın bir değeri yok. | Open Subtitles | أنا لا أَمتلك الموحل الكبير تلك ورقة عديمة القيمة، |
en iyi kalite kağıdın üzerine dolma kalemle fazla yaratıcı olmayan orta yaşlarda bir adam tarafından yazılmış. | Open Subtitles | لقد كُتب بقلم فاخر على ورق غالى كريمى اللون بواسطة رجل متوسط العمر,متوسط الثقافة |
Kırmızı ve mavi lifler orada kağıdın içine katılır. | Open Subtitles | هناك الألياف الحمراء والزرقاء تطبخ متحولةً إلى ورق |
kağıdın emdiği ve kağıdın liflerini yumuşatan salyayı kullanabilirsin | Open Subtitles | تَستعملُ لعاباً هو مُنغَمِسُ إلى نسيج الورقةِ ويُليّنُ أليافَه. |