Bugünün ortamında hayatta kalmak ve gelişmek için biyolojik olarak düşünme kabiliyetlerini yenilemelidirler. | TED | إنهم بحاجة الى تجديد قدرتهم على التفكير بيولوجيا من أجل البقاء والازدهار في بيئة اليوم. |
Ancak sağlıklı insanlara verildiğinde onların halihazırda tanıdıkları ve önemsedikleri insanlara karşı bağlı hissetme kabiliyetlerini etkiledi. | TED | ولكن عندما يُعطى لأشخاص أصحاء، فإنه في الواقع يتدخل مع قدرتهم بالشعور بالارتباط مع أشخاص يعرفونهم من قبل ويهتمون بهم. |
İnsanlar bununla geziyor çünkü yavaş yavaş, yürüme kabiliyetlerini kaybediyorlar. | Open Subtitles | -هذه شاحنة البشر يركبونها لأنهم يفقدون ببطء قدرتهم على المشى |
Fujifilm kozmetikten eczacılığa, tıbbi sistemlerden biyomateryale birçok alanda çeşitlenmek üzere kimya, malzeme bilimi ve optiklerdeki kabiliyetlerini kullandı. | TED | استخذمت فوجي فيلم قدراتها في مجال الكيمياء وعلم المواد والبصريات للتنويع في عدد من المجالات، بدءا من مستحضرات التجميل إلى الأدوية، إلى النظم الطبية والمواد الحيوية. |
Onun kabiliyetlerini bir şekilde azaltabilir misin? | Open Subtitles | سيدي... هل أدركت أن قدراتها تضائلت في أي جانب؟ |
NSA'i esasen siber dünyada kabiliyetlerini kullanan o alandaki iletişimin korunmasına yardımcı bilinen bir kuruluş biliyoruz | Open Subtitles | "إذا كنت تري "وكالة الأمن القومي هي مؤسسة تستخدم قدراتها في الفضاء الإلكتروني لتساعد في الدفاع عن الإتصالات في هذا الفضاء |
Fakat, anne rahminde inanılmaz hayatta kalma kabiliyetlerini kanıtlamışlardı. | Open Subtitles | لكنهم أثبتوا بداخل الرحم قدرتهم الغير معقولة للبقاء على قيد الحياة |
Bu istihdam kabiliyetlerini kısıtlayacak. | Open Subtitles | لكنّها ستحد من قدرتهم على توظيف الناس. |
İz sürme kabiliyetlerini devre dışı bıraktım. | Open Subtitles | لقد قطعت قدرتهم على التتبع |