Eğer eyalet mahkemeye kabul edilebilir bir delil sunamadığı takdirde, bana da sanığı serbest bırakmaktan başka seçenek kalmıyor. | Open Subtitles | لو لم تقدم الولاية أى أدلة مقبولة لاتهامه لن يكون لدى أى خيار أخر الا أن أطلق سراح المتهم |
Tropiklerdeki ülkeler en hevesli tüketicilerden çünkü kültürel açıdan kabul edilebilir bir durum. | TED | بلاد المناطق المدارية هي الأكثر استهلاكا لها لأنها مقبولة في ثقافتهم. |
Eğer o öldürülürse, bu kabul edilebilir bir kayıp olur, değil mi? | Open Subtitles | اذا ماتت فستكون هذه خسارة مقبولة أليس كذلك؟ |
Peki, işyerinde birisine yumruk atmanın kabul edilebilir bir davranış olmadığının sen de farkında mısın? | Open Subtitles | اذن تدركين انه من غير المقبول ان تضريي اجد في مكان العمل؟ |
En karanlık arzularımızı kimliğimizde saklar... toplumda kabul edilebilir bir görüntüye bürünürüz. | Open Subtitles | نغطي بها الجانب المظلم فينا وهذا شيء مقبول اجتماعياً |
Ordudaki eski kaideler de bizim için kabul edilebilir bir şey değil. | Open Subtitles | الإجراءات السابقة في الجيش ليست مقبولة لدينا |
Ordudaki eski kurallarda bizim için kabul edilebilir bir şey değil. | Open Subtitles | الإجراءات السابقة في الجيش ليست مقبولة لدينا |
Bu tamamen kabul edilebilir bir çalışma alanı bir psikolog için bile. | Open Subtitles | ، إنها بالكامل قاعة مقبولة للدراسة . حتـ لعالم نفساني |
C.I.A. bunu kabul edilebilir bir kayıp olarak görürdü. | Open Subtitles | المخابرات المركزية تُسمي هذا خسارة مقبولة |
Parmak izi kabul edilebilir bir şekildeyse kazanır mıyız, kazanamaz mıyız bilmiyorum. | Open Subtitles | إذا كانت الطبعة مقبولة لا أعرف ما اذا كنا نستطيع الفوز |
Ben ihtiyacım olanı aldığım sürece o kabul edilebilir bir zarardan başka bir şey değildi. | Open Subtitles | لأنّه كان ليس أكثر من خسارة مقبولة طالما حصلتُ على مرادي. |
Mesajın gerçek bir kadından olma ihtimalini düşününce, öldürülmek kabul edilebilir bir risk. | Open Subtitles | مقابل فرصة أن تكون إمرأة حقيقية، فالتعرض للقتل يبدو مخاطرة مقبولة. |
Bu kabul edilebilir bir iş yapma biçimi değil. | TED | وهذه طريقة غير مقبولة للتجارة. |
İtiraf koparmak için kabul edilebilir bir yöntem. | Open Subtitles | إنها طريقة مقبولة لإستخراج الإعترافات |
"J.D. Power'ın" da dediği gibi şaşırtıcı derecede kabul edilebilir bir ekonomik araba mı arıyorsun? | Open Subtitles | تبدو 'لسيارة الاقتصاد أن باور يدعو "مقبولة من المستغرب"؟ |
Bizim için bu, kabul edilebilir bir risk. | Open Subtitles | هذه مخاطرة مقبولة انت مذعور |
Halka açık yerlerde sinir krizi geçirmek, kabul edilebilir bir şey değildir. | Open Subtitles | من غير المقبول أن تغضب في أماكن عامة. |
Fuhuş, üst düzey devlet için sosyal açıdan kabul edilebilir bir şeydi politikacılar, gangster arkadaşlarının yanında genelevlere gider birkaç saat kalıp arka kapıdan sıvışırdı. | Open Subtitles | كانت الدعارة شيء مقبول اجتماعيا على مستويات عالية من الحكومة حيث السياسيين يذهبون إلى منازل |