Ve Yurttaşlık Hakları Hareketi'nden, kadın hakları Hareketi'nden öğreniyorduk. | TED | وكنا نتعلم من حركة الحريات المدنية وحركة حقوق المرأة. |
Aynı şekilde, "İnsan hakları getirdiği tonla faydadan dolayı gereklidir." yaklaşımından kaçınmaktır. Yine kaçınmalıyız ki, "kadın hakları getirdiği tonla fayda için gereklidir." | TED | علينا التخلص أيضاً من الشعور أن، أهمية حقوق الإنسان في ما تحققه بعد احترامها، أو أن أهمية حقوق المرأة فيما تحققه بعد ضمانها. |
1960'larda Sivil Haklar Hareketi kadın hakları, çocuk hakları, eşcinsel hakları ve hatta hayvan hakları hareketlerine ilham verdi. | TED | في 1960 حركة الحقوق المدنية ألهمت العديد من حركات حقوق المرأة وحقوق الطفل وحقوق المثلين وأيضًا حقوق الحيوانات. |
İnsan hakları için öldürücü olan ve özellikle de kadın hakları için öldürücü olan bir fenomenle. | TED | كانت قاتلة لحقوق الإنسان وبالتحديد لحقوق المرأة. |
Yani, kadın hikâyelerinin gerçekten önemli olduğuna inanmıyorsak, o zaman kadın hakları da pek önemli değildir ve değişim de pek mümkün değildir. | TED | و ما لم نتهيأ للتصديق بأن حكايات المرأة ذات أهمية، بالتالي لا يكن لحقوق المرأة أهمية، و عندها لن يحدث تغيير أبدا. |
Ülkedeki Birleşmiş Milletler'in kadın hakları grubunun tek bağlantısısın. | Open Subtitles | أنت هو الرّابط الوحيد لمجموعة الأمم المتحدة لحقوق النساء في البلاد إذاكانتهذهجرائمشرفية، |
Ve merak ediyorsunuzdur nasıl olur da bir kadın hakları organizasyonu daha önce bizim varlığımıza karşı olan toplumlarda bunu yapabildi. | TED | وعلى الأرجح أنكم تتساءلون كيف يمكن لمنظمة حقوق المرأة القيام بذلك في مجتعات عارضت في السابق مجرد وجودنا. |
Ve hâlâ kadın hakları ve dinin birbirini dışlayan şeyler olmadığına güçlü bir şekilde inanıyorum. | TED | وبقيت مؤمنة قوية بأن حقوق المرأة والدين لا يتعارضان. |
Kadın Oy Hakkı ve kadın hakları Hareketi bitmek bilmeyen "hayır"'lar aldı, sonunda "evet"'i alana kadar. | TED | حق إقتراع النساء وحركة حقوق المرأة قوبلت بالرفض اللانهائي حتى كانت الموافقة في النهاية. |
Bir kadın hakları savunucusu dini mi hatırlatıyordu? | TED | هل كانت داعية حقوق المرأة هذه مؤيدة للدين؟ |
Bildiğiniz gibi, kadın hakları ve cinslerin eşitliği konusunda... uzlaşmaz bir tavır takınmakta biraz acele ettim. | Open Subtitles | كما تعرفين لقد دافعت بأخلاص و بكل تعصب و اصرار عن حقوق المرأة و المساواة |
Çok ünlü bir kadın hakları aktivisti. | Open Subtitles | إنها ناشطة شهيرة في مجال حماية حقوق المرأة. |
kadın hakları Ulusal Konseyinden Bea Wilson. | Open Subtitles | هذه بيا ويلسون من مجلس حقوق المرأة الوطني. |
Duyduğum en kararlı kadın hakları savunucularından birisiydi. | TED | كانت أكثر الداعيات إصرارا لحقوق المرأة رأيتها في حياتي. |
kadın hakları için poster kızı olamam. | Open Subtitles | لأنّني لست على إستعداد أن أكون الشمّاعة لحقوق المرأة. |
O ünlü bir kadın hakları savunucusuymuş Oy hakkı için hapse girmiş | Open Subtitles | كانت منادية لحقوق المرأة ومشهورة دخلت السجن لحق التصويت |
Kadın tetikçi... kadın hakları için ciddi bir darbe. | Open Subtitles | السيدة القتلة المأجورة ، حقيقي ضربة لحقوق المرأة |
Ayrıca kadın hakları ve sınırların kalkması için harika biri olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد أنها ستكون عظيمة لحقوق المرأة وتحطيم تلك الحدود |
Ve bu hafta en azından Senato'nu tamamı, kadın hakları konusunda ayrımcılık yaptığı için suçlu olacak. | Open Subtitles | ،وهذا الأسبوع على الأقل بشكلٍ عمليّ مجلس الشيوخ بأكمله .سيكون مُتّهمًا بكونهم غير مُبالين لحقوق المرأة |
Evlilik geyler için, doğum kontrolü de kadın hakları için neyse benim umudumdan vazgeçmem de, kadınların hayallerinden vazgeçmek zorunda kalması da aynı şey. | Open Subtitles | مثل أهمية, الزواج للمثليّين أو موانع الحمل لحقوق النساء مثل تنازلي عن آمالي, مع ملايين النساء اللاتي اضطروا إلى التنازل عن آمالهم |