Ama o kadar çok zaman geçmişti ki sandalyede artık torunum oturuyordu. | Open Subtitles | ما عدا أنَ الكثير من الوقت قد مضى بحيثُ أنَ حفيدي هوَ من كانَ في الكرسي الكهربائي الآن |
Barda o kadar çok zaman geçirdiğinden emin misin? | Open Subtitles | أنت بالتأكيد اضعت الكثير من الوقت في الحانات |
Birinin seni sevmesi için o kadar çok zaman harcadın ki kimseye yardım edemiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تقضين الكثير من الوقت تحاولين أن تجعلي أحد يحبكِ و لا يمكنكِ مساعدة أحد |
Başkası hakkında endişelenmek için o kadar çok zaman harcıyorsun ki kendini unutmuşsun. | Open Subtitles | وأنت تقضين الكثير من الوقت فى القلق على شخص آخر ونسيت نفسك |
Sanırım birlikte bu kadar çok zaman geçirmemiz bizim için bir hata. | Open Subtitles | أظنها ستكون غلطة أن نقضي وقتاً كبيراً معاً |
Bunun üstünden o kadar çok zaman geçti ki hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | ، لقد كان أمراً قديماً ولا أتذكر كيف جرت... |
Doğruyu yapmaya o kadar çok zaman harcadım ki sanırım gerçeklikten başka bir şeye ayıracak vaktim kalmadı. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت في فعل الصواب بحيث لم أبتعد عن واقعي تقريباً. |
Komik, burada o kadar çok zaman geçiriyorum ki birlikte yaşamadığımızı unutuyorum. | Open Subtitles | مضحك... أنا قضيت الكثير من الوقت هنا، نسيت بأننا لا نعيش معا. |
Eli durumunuzla ilgili olarak telafi edemeyeceğimiz kadar çok zaman ve enerji harcıyor. | Open Subtitles | ايلاي يقضي الكثير من الوقت والطاقة على المأزق التي أنت فيه أكثر مما نحتمل |
Dinle, küçük bebeklerle ne kadar çok zaman geçirdiğini biliyorum, ve bu gerçekten çok ama çok zordur, ve tanrı anneleri korusun, fakat bu bizim için senin anlamaya çalıştığın dünyayı, yetiştirmiştir tamam mı, Jeannie, uh, Jeannie... | Open Subtitles | أصغي انا اعلم بانه انتي قضيتي الكثير من الوقت مع الاطفال الصغار و هذا جدا صعب |
Ufak bir detay yüzünden kaybedemeyecek kadar çok zaman ve para harcadık bu davaya. | Open Subtitles | لقد أسرفنا الكثير من الوقت والمال لحلّ هذه القضيّة، من أجل أسبابٍ إجرائيّة. |
Muhtemelen burada o kadar çok zaman geçirdin ki farketmiyorsun. | Open Subtitles | لعلّك كنت تقضي الكثير من الوقت هنا إلى درجة أنّك لم تلاحظ |
Hayatlarımızı planlayarak ne kadar çok zaman geçirdiğimiz neler yapmak istediğimize, neler yapmak zorunda olduğumuza dair kendimizi ikna etmemiz çok boktan değil mi? | Open Subtitles | اليس من الغريب كيف نقضي الكثير من الوقت في التخطيط لحياتنا وفي إقناع أنفسنا بما نود فعله بما يتعين علينا فعله ؟ |
Birini bulsam bile, olayı kavrayana kadar çok zaman geçebilir. | Open Subtitles | حتى لو وجدت شخصا ما, سوف يأخذ الكثير من الوقت لفهم الية العمل |
Ama yetişkin olarak, kendi içimizde tatsız şekilde o kadar çok zaman geçiriyoruz ki sanki ÖAB'miz var gibi: Özgünlük Açığı Bozukluğu. | TED | لكن ككبار، نقضي الكثير من الوقت غير مرتاحين مع أنفسنا، وكأننا نعاني من ADD: إضطراب نقص الأصالة. |
Çocuklarımla, diğer çocuklarımla o kadar çok zaman geçirdim ki öz oğlumu göz ardı ettim. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت مع أطفالي... أطفالي الآخرين لدرجة أنني أهملت ابني الحقيقي |
Beraber o kadar çok zaman geçirdiğimizi söyleyemem. | Open Subtitles | لن أقول أننا نقضي الكثير من الوقت معاً |
O kadar çok zaman harcadım ki. | Open Subtitles | لقد استثمرت الكثير من الوقت |
Hey, belki de o dükkanda bu yüzden o kadar çok zaman geçirdik. | Open Subtitles | لهذا ربما أمضينا وقتاً كبيراً فى هذا المتجر |
Bunun üstünden o kadar çok zaman geçti ki hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | ، لقد كان أمراً قديماً ولا أتذكر كيف جرت... |