Her ne kadar fakir ve kaybetmiş olsanız da, bir T-shirt, tatil için iki gömlek veya nihayetinde gündelik şeyler alabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنهم شراء تي شيرت، اثنين من القمصان لقضاء العطلات، أو أخيرا بعد يوم، على الرغم من أنني فقير جدا وأنا ضائع. |
Aklıma gelmişken babamın arkadaşı niçin o kadar fakir? | Open Subtitles | بالمناسبة كيف اصبح صديق أبي فقير جدا ؟ |
Annem o kadar fakir ki, "son yemeği" duyduğunda yemek yardımının biteceğini sandı! | Open Subtitles | أمّي فقيرة لدرجة أنها عندما سمعت عن العشاء الأخير إعتقدت ستنفذ كوبونات الطعام |
Şansımız var ki servet avcılarının avı olamayacak kadar fakir. | Open Subtitles | ولحسن الحظ هي فقيرة جدا لتكون هدف لصائدي الثروات. |
Onlar hakkında tüm duyduğum ne kadar fakir olduklarıydı, bu yüzden onları fakirlik dışında, başka bir şekilde görmem imkansız hale gelmişti. | TED | كل ما سمعته عنهم هو كم كانوا فقراء، بحيث أصبح من المستحيل بالنسبة لي أن أراهم في أي وضع سوى أنهم فقراء. |
Üniversite parasını ödeyemeyecek kadar fakir oldukları için, kredi kuruluşlarına bir trilyon dolardan fazla kredi borçları var. | TED | فقراء جداً ليتحملوا تكاليف الجامعة، وهم الآن مدينون للمقرضين بأكثر من ترلليون دولار أمريكي. |
Bu kadar fakir olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم تكن لديّ ادنى فكرة انه فقير جدا |
Ji Hoo ve Jun Pyo sunbae ilk defa senin kadar fakir bir insan gördükleri için sana acıdılar. | Open Subtitles | إنها المرة الأولى التي أرى فيها جيهو وجونبيو سنباي مثل ذلك مع فتاة فقيرة مثلك، انهم يشفقون عليك.. |
Annem o kadar fakir ki, dondurmayı sallıyor ve buna klima diyor. | Open Subtitles | أمّي فقيرة لدرجة أنّها تضع يديها على المثلجات وتسميها مكيفات |
Ahbap, annem o kadar fakir ki, küplere binmeye parası yetmediği için keskin sirkeden uzak duruyor! | Open Subtitles | يا رجل, أمي فقيرة لدرجة أنها عندما تغضب لا تستطيع أن تتولى أمر ذبابة ولهذا تُطلقت كلباً سلوقي ليتولى أمرها |
Annesi o kadar fakir ki, tımarhaneye girmek için kupon kesiyor. | Open Subtitles | أمّه فقيرة لدرجة أنّها توفر الكوبونات لكي تكون من المؤسسين |
Annem o kadar fakir ki, yolda tek ayakkabıyla yürüyor! | Open Subtitles | أمّي فقيرة لدرجة أنّها تسير على الطريق بحذاء واحد |
Bizim ne kadar fakir olduğumuzu görüyorsun. Bunu bir hayır işi olarak düşün. | Open Subtitles | أنظر كم نحن فقراء افعل ذلك كنوع من الصدقة |
Zengin olanlar da sonsuza kadar fakir olacak. | Open Subtitles | والاغنياء سوف يصـبحوا فقراء الي الابد إقتلوا الاغنياء .. |
Siz korkaklardan tek duyduğum ne kadar fakir olduğunuz. | Open Subtitles | كل ما أسمعه منكم أيها الجبناء الضعفاء هو كم أنتم فقراء |
Onların tek suçu, bir avukat tutamayacak kadar fakir olmaları. Bu hiç adil değil. | Open Subtitles | جريمتهم الوحيدة هي كونهم فقراء جدا لتوكيل محام ، هذا غير عادل |
Arkadaşlarımız, domuz alamayacak kadar fakir olduğumuzu düşünecek. | Open Subtitles | أصدقاؤنا يعتقدون بأننا فقراء لا يمكن أن نتحمل تكاليف اللحوم |