Üzgünüm. Bu kaktüs çiçeği 12 den bir kuruş aşağı olmaz. | Open Subtitles | آسفة عزيزتي لكن لا يمكنك امتلاك لوحة الصبار بأقل من 1200 |
Bayan Carpenter. Eve Carpenter, bir zamanlar Soho'daki kaktüs Kulübünde egzotik dansçıymış. | Open Subtitles | السيدة كاربنتر , أيف كاربنتر ,كانت راقصة فى ملهى الصبار فى سوهو. |
Nanahuatl'ın kendi kanını akıtacağı kaktüs dikenlerinden ve kendi kanıyla boyamak için çam dallarından başka bir şeyi yoktu, ancak elinden geleni yapmakta kararlıydı. | TED | لم يملك ناناوات سوى شوك الصبار ليجرح نفسه به، وفروع خشب التَّنوب ليطليها بدمه الأحمر. لكنه صمَّمَ على بذل ما بوسعه. |
Hım evi satıp banka hesabını da boşalttıktan sonra bana bıraktıkları bir kaktüs bir Phil Collins cdsi birde küflenmiş bir parça peynir. | Open Subtitles | حسنا,بعد بيع المنزل و سحب النقود من البنك كل ما تركه لي هو نبات صبار |
Şimdi kaktüs altında uyuyan halimi yapın! BU IRKÇILIK. Oğlunuzu teslim edin. | Open Subtitles | والآن إرسموا لي شكلاً و أنا مُستلقياً تحت شجرة صبّار. سلّمنا ولدك. |
- İki hıyarla çıkıp kaktüs vuracak.. ...havamda değilim bugün | Open Subtitles | لا أود التصويب على شجر الصبّار معكما اليوم أيها الشاذين. |
Kimse kaktüs Jack Slade'i altedemez. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع التغلب على الذكي (كاستوس جاك سليد) |
Belki de kaktüs suyundan yapılma şu pis Apaçi içkisinden içiyorlardır. | Open Subtitles | ربما كانوا يشربون وحل الأباتشي المصنوع من عصير الصبار |
Daha da kötüsü yüzlerce kaktüs dikeni kollarına ve bacaklarına batmış durumda. | Open Subtitles | مِئات من أشواك الصبار مغروزة في يديها وساقيها |
Dışarıya çıktığımda senin gibi kaktüs kıçIı mı olayım? | Open Subtitles | أتريدني أن أخرج من هناك وأنا أشبه الصبار من الأشواك |
Biliyor musunuz, o fırlama Fransızla jestleşmektense kıçıma dev bir kaktüs batırılmasını tercih ederim. | Open Subtitles | هل تعلمين انني اتخيل ان اضع مؤخرتي على شجره من الصبار العملاق على ان اتبادل المزاح مع مع ذلك المتعجرف الفرنسي |
Çok sert doğal bir ipliktir. kaktüs yaprağından yapılır. | Open Subtitles | انها نوع من الالياف القوية البنية وموجودة في شـجرة الصبار |
- Size bir şey göstereceğim. Şunlara bakın. Bu çiçek açmış kaktüs. | Open Subtitles | اُريد أن اُريك شيئاً , اُنظر لهذه إنها زهرة الصبار |
Nihayetinde, belki bu sahildeki evi satarız, çöle yerleşebiliriz, ...günlerimizi kaktüs bahçesinde vakit harcayarak geçirebiliriz. | Open Subtitles | في النّهاية، ربّما يمكننا بيع المنزل الشّاطئيّ، ننتقلُ إلى الصّحراء، نقضي أيامنا بالإعتناء بحديقة صبار. |
Alison'ın kıçında bir kaktüs olabilir ama sen de abartıyorsun. | Open Subtitles | وأنا أعلم حصلت أليسون صبار حتى الحمار، ولكن كنت على مدى حسمه. |
Yani arkanda büyük bir kaktüs taşıyan bir adam varsa seni uyarmalı mıyım? | Open Subtitles | إذا كان هناك رجل يقف خلفك مع صبار عملاق، يجب عليه تحذيرك؟ |
Bir dallı bir kaktüs, ama o toprakta değil. | Open Subtitles | هو a صبّار وحيد الذراع، لَكنَّه لَيسَ في الأرضِ. |
Aynı saadet zinciri gibi ama bağışıklığı arttıran kaktüs suyu yerine mahkûmları kullanıyorlar. | Open Subtitles | انه مثل مخطط هرمي، لكنّهم ... يستعملونالسجناءبدل عصير صبّار لتعزيز المناعة |
Ne görüyorsun? Tek dalı olan bir kaktüs. | Open Subtitles | أي صبّار وحيد الذراع. |
Daha sonra onu bir sürü kaktüs içinde paniklemiş halde görmüş. | Open Subtitles | وعندما رأتها , كانت بين شجيرات الصبّار وكَانت مصابة بالذعر |
kaktüs Jack Slade gölgede bekler | Open Subtitles | كاستوس جاك سليد)#) #ينتظر في الظل |
- Bunu şimdi ister misin bilmiyorum ama sana minik bir kaktüs almıştım. | Open Subtitles | لا أعلم إن كنت تريد هذه الآن لكني ابتعت لك صباراً صغيراً |
kaktüs çiçekleri, Güney Amerika develeri olan guanakolar için besin kaynağı. | Open Subtitles | أزهار الصبَّار هي مصدر للغذاء بالنسبةللــكواناكوس، الجمال البرية في جنوب أفريقيا. |
Yolculuk için bir kasa kaktüs Kola çaldım. | Open Subtitles | جهزت "كاكتوس كولر" للرحلة |