Bilişim Konferansında, Aron Kalloor ile konuşmak için Vegas'a gidiyor. | Open Subtitles | إنه ذاهب لـ "فيغاس" للتحدث مع (آرون كالور) بالمؤتمر التكنولوجي |
Sen Kalloor'u hallettikten sonra ben hemen adamın yanında olacağım. | Open Subtitles | بعد أن تعتني بـ (كالور) سأقف وأوجه كتفي الأيسر ناحيته |
Karşınızda Deep Dream'in kurucusu ve yöneticisi, Aaron Kalloor. | Open Subtitles | والآن المؤسس ورئيس مجلس إدارة .(ديب دريم"، (آرون كالور" |
Vegas'a, Aaron Kalloor ile siber kongrede konuşmaya gidiyor. | Open Subtitles | أنه ذاهبٌ إلى (فيغاس) ليتحدث "مع (آرون كالور) بخصوص "الأتفاقية الألكترونية |
Hayata geçirmek için Dewey'ye Kalloor'un yardımı gerek. | Open Subtitles | (ديوي) يحتاج تعاون (كالور) في تشغيل البرنامج |
Kalloor'un cihatçı hayali tetikçisinin kayıtlarını işaretliyoruz. | Open Subtitles | سنربط عملية أغتيال (كالور) بمنفذ جهادي وهمي |
Sen Kalloor'u hallettikten sonra sola geçeceğim. | Open Subtitles | (بعد أن تتخلص من (كالور سأقف ويدي اليسرى على خصري |
Sahneye çıktığımda hem Kalloor'un hem de kızın icabına bak. | Open Subtitles | ،عندما اصعد للمنصة تخلص من (كالور) والفتاة |
Kalloor gibi insanlarsa geleceği şekillendiriyor. | Open Subtitles | (الناس الذين يشبهون (كالور هم من يشكلون المستقبل |
Bay Kalloor, adım Jason Burroughs. Adalet Bakanlığı'ndanım. | Open Subtitles | سيد ، (كالور) ، أدعى ، (جون باروس) أنا من مديرية العدل |
Bir siber konferansta Aaron Kalloor'la konuşmak için Vegas'a gidiyor. | Open Subtitles | إنه ذاهب إلى "فيغاس" ليتحدث مع (أيرون كالور) في مؤتمر الواقع الإفتراضي |
Kalloor'un suikastında suçu, hayali bir cihat nişancısına atacağız. 20 yaşında bir Iraklı. | Open Subtitles | سننسب موت (كالور) بجهادي سوري وهمي يبلغ 20 ربيعا من جنسية عراقية |
Kalloor'un işini bitirdikten sonra sol elim yanda, ayakta olacağım. | Open Subtitles | بعد أن تتولى أمر (كالور) ، سأتكأ بيدي اليسرى على جانبي |
Tabii, kesinlikle. Hanımlar beyler, Aaron Kalloor. | Open Subtitles | بالطبع يا رجل ، بكل سرور سيداتي سادتي ، (أيرون كالور) |
Ben sahneye çıktığımda Kalloor'un ve kızın icabına bak. | Open Subtitles | عندما أعتلي المسرح تولى أمر (كالور) و الفتاة |
Kalloor gibi insanlar geleceği şekillendiriyor. | Open Subtitles | أشخاص من طينة (كالور) هم من يُشكلون المستقبل |
Şimdiyse karşınızda Derin Uyku'nun kurucusu ve başkanı Aaron Kalloor. | Open Subtitles | والآن أقدم لكم مؤسس ورئيس مجلس إدارة "ديب دريم"، (آرون كالور) |
Bay Kalloor benim adım John Burroughs. | Open Subtitles | ما هذا بحق السماء؟ سيد (كالور)، أُدعى (جون برانس) |
Dewey'nin programı devreye sokması için Kalloor'un işbirliğine ihtiyacı var. | Open Subtitles | يحتاج (ديوي) لشركة (كالور) لتشغيل البرنامج على الشبكة |
Kalloor'a kurgusal bir cihat tetikçisi tezgahı kuracağız. | Open Subtitles | سنلقي بلوم مقتل (كالور) على مطلق نار جهادي خيالي |