Bir fikrin ayakta kalması için, bütün içgüdülerimizi reddedebiliriz, önemsiz bir fikir için. Başka hiçbir canlı türü bunu yapamaz. | TED | يمكننا أن ننكر كل غريزة لدينا للبقاء على قيد الحياة لأجل فكرة، فقط مجرد فكرة. الأنواع الأخرى لا يمكنها القيام بذلك. |
Bu süperiletkeni, yeterince uzun süre soğuk kalması için sarmıştım. | TED | لدي هنا موصلٌ فائقٌ، قمت بلفه ليبقى بارداً لزمنٍ طويلٍ. |
Kadın adamla evli ve burada kalması için beş yıldır mücadele ediyorlar. | Open Subtitles | وهى زوجته وهم يحاربوا منذ خمس سنوات لإبقائه هنا |
Evde yalnız kalmaması gerektiğini düşündüğüm için, bizde kalması için davet ettim. | Open Subtitles | لم أعتقد أنها يجب أن تكون في البيت وحدها لقد دعوتها لتبقى هنا |
Charlie, istemiyorsa kalması için onu zorlayamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك إجباره على البقاء إن لم يرد البقاء |
Ama bu karıncalar, çoğu öldürülse bile, karınca topluluğunun hayatta kalması için asıl gerekli olanlardır. Yani, keşif önemli. | TED | ولكن هؤلاء النملات, ومع أن معظمهم يموت, هؤلاء وجودهم ضروري لبقاء الخلية. لذا فالاستكشافات مهمة. |
Ne yaptığımı ve sır kalması için ne gerekiyorsa yapacağımı biliyor. | Open Subtitles | هو يعرف ماذا فعلت ويعرف أننيسأفعلأي شيء.. لإبقاء الأمر سراً. |
- İnancınız, rüşvet almanıza izin vermiyorsa, beşliği onun kalması için kabul edin. | Open Subtitles | يجب أن يحرم أخذ الرشوة فهذه قيمة خمسة لإبقائها |
Burada kalması için bir sebebi olmadığını düşünüyor. | Open Subtitles | إنه يعتقد أنه لا يوجد أي سبب لبقائه هنا |
Eğer program başarılı olursa, bunun sadece hastaneyle sınırlı kalması için hiçbir sebep olmadığı yaklaşımındayız. | TED | نحن نسير علي منهج، إذا كان ناجحا لا يوجد أي سبب لكي يبقى داخل مستشفى. |
İnsanların sağlıklı kalması için ilişki lazım. | Open Subtitles | الاشخاص يحتاجون للتواصل للبقاء اصحاء ، تواصل ايجابي مع شخص اخر |
Bir fahişeyle tanışıyor ve yanında kalması için ona bir tomar para ödüyor, | Open Subtitles | ومن ثم يقابل عاهرة ويدفع لها حفنة من المال للبقاء معه |
Hepimizin hayatta kalması için birlikte hareket etmeliydik! | Open Subtitles | كان يجب أن نعمل مع بعض للبقاء على قيد الحياة |
İdare ederiz. Evet, ama sen benim iznimi almadan benim evime kalması için birini davet etmeseydin idare etmek zorunda kalmazdık. | Open Subtitles | ولكن ما كنا لنفعل، إن لم تصر على دعوه أحدهم ليبقى هنا بدون موافقتي |
Kurtulan biri olduğunda para karşılığında ya da başka şekillerde sessiz kalması için ikna etmemiz gereken biri ortaya çıkmış oluyor. | Open Subtitles | وعندما يكون لديك أناساً على قيد الحياة ولديك شخصاً ربما يقتنع مالياً أو بوسائل أخرى ليبقى صامتاً |
Bağımlılıktan temiz olarak kalması için bu işe ihtiyacı olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعتقدين بأنه بحاجة لهذه الوظيفة ليبقى رصين |
Böyle kalması için elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | وأنا سأبذل كلّ جهدي لإبقائه على هذه الحال |
O belgelerde ne varsa, gizli kalması için öldürmeye razı. | Open Subtitles | ،بغض النظر عمّ تحتويه تلك الأوراق فإنه كان ينوي القتل سعياً لإبقائه سراً |
Belki kadın onun yiyeceklere kötü bir şey koyduğunu anlamıştır... Adam da ona sessiz kalması için ödeme yapmıştır. | Open Subtitles | ربّما إكتشفت أنّه كان يضع شيئاً أكثر سوءاً في الطعام، وقد رشاها لتبقى صامتة. |
Onun burada kalması için zorlamamı mı söylüyorsun? | Open Subtitles | ماذا تعنين؟ هل ترغبين بإرغامها على البقاء هنا؟ |
Değişime tampon olacak ölçekten yoksundur ve bir girişimin hayatta kalması için zorlu olasılıkları sürekli olarak düşünür. | TED | إنها تفتقر إلى مقياس لصقل التغير، وهي تفكر باستمرار بالاحتمالات الصعبة لبقاء شركة ناشئة على قيد الحياة. |
Sır olarak kalması için her şeyi yaparım. | Open Subtitles | سأفعل أي شيء لإبقاء الأمر سراً. |
Bir çok gıda taze kalması için takviyeye ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | الكثير من الأطعمة تتطلب وضع مادة مضافة لإبقائها طازجة |
Orada kalması için bir sebep yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لبقائه الآن |
kalması için savaşmayacak mısınız? | Open Subtitles | أنتم أصدقائه. ألن تقاتلوا من أجله لكي يبقى ؟ |
Hayatta kalması için makinaya bağlandı. | Open Subtitles | ، لقد ربطتموها إلى آلات فقط كي تبقى على قيد الحياة |
Herkesin olduğu yerde kalması için... şu hayatın akışını durdurabilen... uzaktan kumandalardan birine ihtiyacım var. | Open Subtitles | احتاج جهاز تحكم عن بعد حيث يمكنك إيقاف الحياة ليبقي كل شخص حيث هو |
Bu evde kalması için geçerli hiç bir sebep yok. | Open Subtitles | من الواضح أنه لا يوجد سبب كافي يدعو لبقائها في هذا البيت |
Onun hayatta kalması için neler yaparsın? | Open Subtitles | ما الذي تأمل أن تفعله لتُبقيها على قيد الحياة ؟ |
Geç kalıcaz. Chang'in Hong Kong'ta kalması için ağırlığını kulllanamazmısın? | Open Subtitles | أنت يُمْكِنُ أَنْ تَحْصلَ على تفويضِ للبَقاء في هونغ كونغ |