Kendimi kanıtlamam için son şansımdı ve başarısız olacağımı sandı. | Open Subtitles | كانت هذه فرصتي الأخيرة لإثبات نفسي وافترض هو أنني سأفشل |
Ve kendi ailemden bunu kanıtlamam için fırsat alamazsam ne anlamı var? | Open Subtitles | وإن لم أستطع إقناع عائلتي لتمنحني فرصة لإثبات هذا، فما هي الغاية؟ |
Ait olduğumu kanıtlamam için ağırbaşlı ve kendinden emin durmam, iyi konuşmam ve dikkatle dinlemem gerekiyordu. | TED | لأثبت أني أنتمي للمجتمع، علي أن أظهر الثقة، والقدرة على الحديث والاستماع الجيد. |
Ama bu, aşkıma bir korkak değil de bir kahraman olduğumu kanıtlamam için tam olarak ihtiyaç duyduğum şey! | Open Subtitles | لكن هذا هو تماماًَ ما أحتاجه لأثبت إلى حبيبتي أنني بطلاً و لست جباناً |
Kendimi size kanıtlamam için bana bir şans verin, efendim. Bu konuşmayı yapmamalıyız, Fleming. | Open Subtitles | يعطي فرصة لتثبت نفسك - هذا الحوار لم يجري - |
Şey, öncelikle anneme kendimi kanıtlamam için bana bir şans verdi. | Open Subtitles | لامر واحد واحد , لقد اعطاني الفرصة لاثبت لامي |
Kendimi kanıtlamam için bana bir şans ver ve servisi açık tutmuş ol. | Open Subtitles | امنحني فرصة لكي أثبت نفسي واجعل هذا المكان مفتوح. |
Kendimi sevdiğimi kanıtlamam için seni sevmeye ihtiyacım yok benim! | Open Subtitles | أسمعنى أنا لست بحاجة الى أن أحبك لأبرهن أنى أحب نفسى |
Kasetlerdeki çocuklar gibi olmadığımı kanıtlamam için bana bir şans ver. | Open Subtitles | امنحني فرصة كي أثبت لك أنني لست مثل الآخرين على الأشرطة |
Tek yapmaları gereken bana bir şans vermek kendimi kanıtlamam için hak vermekti. | Open Subtitles | من آخر؟ كان عليهم أن يعطوني فرصة فحسب، فرصة حقيقة لإثبات نفسي. |
kanıtlamam için özel bir duruşmaya katılmalıymışım. | Open Subtitles | وأخبروني أنّه عليّ حضور جلسة استماع خاصّة لإثبات ذلك |
Kendimi kanıtlamam için bir şans verildi ve ben bunu mahvettim. | Open Subtitles | لقد كان فرصتي لإثبات نفسي، والآن ذهبت في مهب الريح. |
Tek istediğim kendimi kanıtlamam için bir fırsat. | Open Subtitles | كل ما أريده هي الفرصة لإثبات نفسي |
Frobisher'ın David'i öldürttüğünü kanıtlamam için şirketin kaynaklarını kullanmama izin vereceksin. | Open Subtitles | اسمحي لي بإستخدام مصادر المؤسّسة لإثبات أنّ (فروبشر) أمر بقتل (ديفيد) |
Güvenilmez biri olduğumu biliyorum ama, ama değiştiğimi kanıtlamam için bana bir şans vermelisin. | Open Subtitles | اسمعي , أعلم أنه كان لا يمكن الاعتماد عليّ لكن , هيّا أعطني فرصة لأثبت أني تغيرت |
Artık canavar olmadığımı kanıtlamam için ne yapmalıyım? | Open Subtitles | ماذا علي أن أفعل لأثبت أنني لم أعد وحشا؟ |
FBI kanıtlamam için bana bir takım verdi. | Open Subtitles | وقدمت لي المباحث الفيدرالية فريقاً لأثبت ذلك. |
Hepimizin zaten bildiği şeyi kanıtlamam için beni uzun ve sıkıcı bir süreçten geçirmeyin. | Open Subtitles | من فضلك لا تضطري لأن أسلك الطريق الطويل والممل لأثبت لك شيئًا كلنا نعرفه |
Şüphelerinin asılsız olduklarını kanıtlamam için mi? | Open Subtitles | لتثبت أن شكوكها خاطئة |
Yoksa doğru olduklarını kanıtlamam için mi? | Open Subtitles | أم لتثبت أنها صحيحة ؟ |