Kamplar hakkındaki kanıtları yok etmeye çalıştı. | Open Subtitles | كان يحاول تدمير الأدلة التى تشير لكارثة المعسكرات |
Kusursuz bir suçu ortadan kaldırmanın zor olmasının bir nedeni de, kanıtları yok etme şeklinin, kanıt olabilmesidir | Open Subtitles | سبب واحد يجعلك تكشف الجريمة الكاملة تدمير الأدلة يترك أدلة آخرى |
Zeki bir suçlunun ilk yapacağı iş kanıtları yok etmektir. | Open Subtitles | أوّل شيءٍ يفعله مُجرم ذكيّ هو تدمير الأدلة. |
Havayı kanıtları yok etmek için forensik önlem olarak kullanıyor, ama ayrıca bir tür simforofil olduğunu da düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنه يستخدم الطقس بإعتباره إجراءا مضاد للطب الشرعي وذلك لتدمير الأدلة لكن نعتقد أيضا أنه ربما لديه بعض |
Demek bu yüzden EMP'i çalıştırdılar, kanıtları yok etme amaçlı. | Open Subtitles | لهذا أطلقوا القنبلة النابضة، لتدمير الأدلة |
Seninki kanıtları yok etmek değil mi? | Open Subtitles | دورك هو تدمير الدليل ، صحيح؟ |
Belki tek isteği ona karşı olan kanıtları yok etmekti. | Open Subtitles | كان تدمير الدليل ضده |
Bu davaların düşürülmesi için kanıtları yok edip çalabileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنه يمكن أن تبحث لسرقة أو تدمير الأدلة للحصول على تلك الحالات القيت خارج المحكمة. |
- ...kanıtları yok etmeye çalıştığı konusunda ısrar edecektim. | Open Subtitles | يحاولون (AUSA) أن تدمير الأدلة بالإسراع في تنفيذ الإعدام - لا لا لا - |
O, kanıtları yok etmede ustadır. | Open Subtitles | انه سيد في تدمير الأدلة. |
Eğer değilse... beni kanıtları yok etmek için kullandıysan, bu beni cinayete suç ortağı yapar. | Open Subtitles | ..إن لم تكن كذلك إذاً فأنت قمت باستغلالي لتدمير الأدلة مما يجعلني شريكاً في القتل |
O ikisi etrafta salak salak dolaşıp, o mor derililere kanıtları yok etmeleri için fırsat sunacaklar. | Open Subtitles | هما سيعطوا الفرصة لأولئك القرمزيين لتدمير الأدلة |