Kimin yaptığını biliyorum, ama kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | أعرف من فعلها، لكنّي لا أستطيع إثبات ذلك |
Kazaya bunun neden olduğuna inanıyorum ama kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن ذلك هو سبب اصطدام القطار لكنني لا أستطيع إثبات ذلك |
Bence orası paravan bir şirket, ama kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | أظنّ أنّها واجهة لمن وراء هذا، لكن لا أستطيع إثبات ذلك |
Bunu kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | من حساب بنك سويسري مُرقّم. ولكن لم أقدر على إثبات هذا. |
Şimdi, senin bir pislik olduğunu biliyorum ama kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | الآن أعرف أنّك كاذب ولكن لا يمكنني إثباته |
Gemma Butler öldürüldüğünde New York'da olduğunu bile kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أثبت أنّها كانت في (نيويورك) عندما قتلت (جيما بتلر). |
Belki de hesabını kapatmalısın. Denedim, ama bunu kim yaptıysa şifremi de değiştirmiş o yüzden kendi sayfam olduğunu bile kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | حاولتُ، لكن مَن فعل ذلك غيّر كلمة السرّ لذا لا يمكنني إثبات أنّها صفحتي |
Orospu ters taraftan vurdu ve bunda parmağı var mı kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | هذه العاهرة المزعجة تحاول التحايل معنا ولا أستطيع إثبات أن لها أي علاقة بذلك |
Bencede o öldürmedi ama bunu kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | لا أظنه فعل ايضاً لكن لا يمكنني إثبات هذا |
Ama kanıtlayamıyorum ve sanırım ailem bana inanmıyor. | Open Subtitles | لكن لا يُمكنني إثبات هذا وأعتقد أن والديَّ لا يصدقوني |
Gardiyanların ifadeleriyle olayların yaşanma şekli örtüşmüyor ama bunu kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | لا تطابق شهادة الحارس ما ذكر أنه حدث ولا أستطيع إثبات ذلك |
Hayır. Ama kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | لا، لكني لا أستطيع إثبات بأنني لم أفعل |
Problem şu ki, adamın var olduğunu kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | المشكلة أنّي لا أستطيع إثبات وجوده |
Henüz kanıtlayamıyorum ama açıkçası beni vurdu sayılır. | Open Subtitles | ولا يمكنني إثبات ذلك بعد ...ولكنه، قام بإطلاق النار عليَّ نوعًا ما ماذا؟ |
kanıtlayamıyorum ama... Biliyorum işte. | Open Subtitles | لا استطيع إثبات ذلك، أنا فقط أعلم ذلك. |
- Ama kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | لكني لا أستطيع إثبات شيء |
Ama bunu kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | فقط ليس بمقدوري إثبات ذلك |
Üçüncü sorunu da ben ekleyeceğim için üzgünüm ama içeriden birinin parmağı varsa bile kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | أعتذر على جعل هذا الأمر ثلاثياً لكن إن كان هذا الأمر عملاً داخلياً فلا أملك أية إثبات أكان سجل العاملين بشركة "هاي آي" نظيفاً ؟ |
Sorun şu ki, Kendrick'in bilgiyi ne yolla aktardığını kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | المشكلة هي عجزي عن إثبات كيفيّة إيصال (كندرك) المعلومات إلى (جارتي) |
Ama kanıtlayamıyorum işte. | Open Subtitles | و لكن لا يمكنني إثبات ذلك |
kanıtlayamıyorum diye haksız olacağım anlamına gelmez. | Open Subtitles | ليس لأنه لا يمكنني إثباته يعني أنني مخطئ |
Motel odasında olduğunu kanıtlayamıyorum, Danny'nin ölümü hakkında bildiği varsa da hiçbir şey söylemez. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أثبت وجوده في غرفة النزل وما إن كان يعرف شيئاً عن مقتل (داني) إنه لا يقول شيئاً |