Yeni kan yok, eski kan yok, ventriküller sağlıklı görünüyor. | Open Subtitles | لا دم جديد ، لا دم قديم يبدو بطينين القلب بخير |
kan yok, kurşun yarası yok. Bıçak yarası da yok. | Open Subtitles | لا دم , لا جرح رصاصة لا آثار طعن |
Göğüs tüpüne ihtiyacı olacak aynı zamanda. - Kahretsin, kan yok. Sol sende mi? | Open Subtitles | .هو سوف يحتاج الى أنبوب للصدر أيضا اللعنه, لا دماء, هل تمكنت من الجهة اليسار ؟ |
Kapılarda kan yok ve pencereler de kırık falan değil. | Open Subtitles | أمي لا يوجد دم على أي باب ، و النوافذ لم تكسر و لم يحدث شيء |
BaşIıkta kan yok. Kan böyle şeyleri aşamaz. | Open Subtitles | كلا ليس هناك دم على مسند الرأس ردة الفعل لا تقفز فوق الأشياء |
Silahı kullandığı elinde neredeyse hiç kan yok. | Open Subtitles | الغريب ان لا يوجد دماء على الكف التي بها المسدس |
Mermi deliği var, ancak kan yok. | Open Subtitles | مزيد من ثقوب الرصاصات وليس هناك دماء هنا |
Hava yastıklarında kan yok. Şoför tarafındaki pencere kırılmış. | Open Subtitles | لا توجد دماء على أكياس الهواء، تمّ كسر نافذة السائق الجانبيّة |
Ben Olay Yeri İnceleme Uzmanı değilim Delko ama niye kurbanın üstünde kan yok? | Open Subtitles | " أنا لست خبير جنائي " ديلكو لكن لماذا لا دم على الضحية ؟ |
İdrarda kan yok. Karaciğer ve böbrekler sağlam. | Open Subtitles | لا دم في البول، والكبد والكلى بخير |
Çalacaksınız! Sonra satacaksınız! kan yok! | Open Subtitles | ستسرقه و تبيعه لا، لا دم |
Gördüğüm kadarıyla kan yok. | Open Subtitles | حسناً, لا دماء أستطيع أن أرى هذا. |
Thora-Seal'da yeni kan yok. | Open Subtitles | لا دماء في في كيس الأنبوب الصدري |
kan yok, bedenler yok. Biz bir hiçi vuruyoruz. | Open Subtitles | لا دماء و لا جثث |
Olamaz. Yatağında kan yok. | Open Subtitles | لا يمكن هذا لا يوجد دم علي السرير |
kan yok. | Open Subtitles | حسناً، لا يوجد دم. |
Halıda kan yok. Bu da Acil'den bir adım ilerisi. | Open Subtitles | ليس هناك دم على السجادة، حتى انها خطوة من ER. |
Her yeri kontrol ettik, hiçbir yerde kan yok. | Open Subtitles | فحصناها بأكملها لا يوجد دماء في أي مكان |
Şöfor tarafında hiç kan yok. | Open Subtitles | ليس هناك دمّ على مقعدِ السائقَ. |
Kamyon yok, ceset yok, kan yok. Cep telefonunuzu da bulamadılar, hanımefendi. | Open Subtitles | ولا يوجد شاحنة ولا أجساد ولا دماء ولم يجدوا هاتفك الخلوى أيضا يا سيدتى |
Yani kana kan yok kuralı sadece ölen benim halkım olunca mı işliyor? | Open Subtitles | لا يجب أن يكون الدم بالدم -فقط عندما ينزف قومي .. |
Bacakları saymazsak Frank, adamın üstünde fazla kan yok. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير من الدماء عليه، فرانك، باستثناء ساقيه. |
Hiç kan yok Nick. | Open Subtitles | لايوجد هناك دم ,نيك |
"Bak! kan yok! Parçalamak yok!" | Open Subtitles | أنظر لا دمّ لا تعفن |
Acilen kan nakline ihtiyacı var, ama klinikte kan yok. | Open Subtitles | تحتاج إلى نقل دماء فوراً و العيادة لا تملك أي دماء. |
Arabası hâlâ kapının önünde ceset yok, kan yok. | Open Subtitles | لا زالت سيارتها في الخارج أمام المنزل, و ليس هناك أي شخص, و لا أثر للدم |