Ben onu, paranoyak bir sosyopattan çok içine kapanık biri olarak görüyorum. | Open Subtitles | , أصفها على أنها شخص منغلق على نفسه لكن ليس مثل الشخصية العدائية |
Harika bir adam falan ama, nasıl desem, çok içine kapanık bir tip. | Open Subtitles | إنه رائع إنه عظيمٌ وما إلى ذلك لكن، تعلم، إنه منغلق |
- 752, 752, 752... - biraz senin içine kapanık olmandan dolayı, | Open Subtitles | وهذا بسببك لأنك انطوائي طوال الوقت، |
Ama hep içine kapanık biriydi. | Open Subtitles | لكنها كانت كتومة دوماً |
John karşılaştığı en içine kapanık adam olduğunu söylüyor. O mu? | Open Subtitles | (جون) يقول انه أكثر رجل إنطوائاً قد قابله على الإطلاق. |
Asla yıkılamayacağı duvarları olabilir tanıştığım en içine kapanık insan olabilir, ama bunlar bir yana ondan iyisini bulamazsın. | Open Subtitles | لديه بعض الجُدران لا يُمكن تسلقها ورُبما هو الشخص الأكثر إنطوائية الذي قابلته من قبل ، لكن خلاف ذلك |
Buraya dokuz ay önce kızgın ve içe kapanık olarak geldi. | Open Subtitles | لقد وصلت إلى هنا قبل نحو تسعة أشهر و قد كانت غاضبة و منعزلة |
İçine kapanık ve paranoyak bir hale geldi. | Open Subtitles | أصبح معزول ومذعور. |
- İçine kapanık. | Open Subtitles | منغلق هادىء خصوصي |
- Bazen içine kapanık oluyorsun. | Open Subtitles | - فى بعض الاحيان يمكن ان تكون منغلق |
Bu çocuk içine kapanık. | Open Subtitles | هذا الطفل منغلق تماماً |
Tabiattan içe kapanık biriyimdir, kardeş. | Open Subtitles | أنا انطوائي بطبعي يا أخي |
Henry çok kapanık biriydi. | Open Subtitles | كان " هنري " شخص انطوائي |
Ve içe kapanık davranıyordu. | Open Subtitles | وأبقت نفسها كتومة |
Hayır, komşuları içine kapanık biri olduğunu söyledi. | Open Subtitles | كلا , الجيران يقولون أنها تبقى إنطوائية |
Sokağın karşısındaki komşusu onun içine kapanık biri olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال الجار في الطرف المقابل أنها كانت منعزلة |
Annesi dul. İçine kapanık. | Open Subtitles | أم وحيدة ، معزول إجتماعياً |
Adam, kardeşin ve ben tıpkı diğerleri gibi daima senin bastırılmış, dışlanmış içine kapanık biri olduğunu düşündük. | Open Subtitles | اّدم, شقيقك, وأنا والبعض من الحضور دائما ما يحسون بأنك منطوى بشدة وتميل للإنكار والوحدة |
Antisosyal ve özsaygısı düşük, muhtemelen içine kapanık. | Open Subtitles | نظن انه معاد للمجتمع و لديه احترام منخفض لنفسه لذا غالبا كان منطويا على نفسه |
İçine kapanık biriydi. | Open Subtitles | اجل، لقد كان شخصا منزوياً و منطوياً على نفسه |
Bu ve diğer nedenlerden dolayı, Tony Takitani içine kapanık bir çocuktu. | Open Subtitles | طوني تاكيتاني, لهذا السبب ،ولأسباب أخرى .كان فتى منطوٍ على نفسه |
Kadın içine kapanık, muhtemelen duygusal olarak kapalı ve uzak duruyor. | Open Subtitles | انها انطوائية ، منغلقة عاطفيا و منعزلة |