Birkaç atış yaptıktan ve radyo istasyonunu ele geçirdikten sonra yüz binlerce vatandaş, bizi kurtarıcı olarak karşılamak için sokaklara döküldü. | TED | بعدما أطلقنا عدة طلقات نارية وسيطرنا على محطة الإذاعة، سارع مئات الآلاف من المواطنين إلى الشوارع للترحيب بنا كمحررين. |
- Sizi karşılamak için yola çıkmışlardı. - Bu çok rahatlatıcı bay başkan. | Open Subtitles | لقد ركبوا جيادهم للترحيب بكم هذا مطمئن جدا ً سيدى العمدة |
Bu miktarda enerji 200 Amerikan hanesinin günlük elektrik ihtiyacını karşılamak için yeterli. | TED | هذه طاقة كافية لتلبية الإحتياجات الكهربائية اليومية لمئتين أسرة أمريكية. |
Sadece temel ihtiyaçları karşılamak için, dört ile yedi milyon arasında doktor açığımız var ve bu sorun her yerde geçerli. | TED | ينقصنا 4 إلي 7 مليون عامل في الرعاية الصحية فقط لتلبية المتطلبات الأساسية، و المشكلة في كل مكان. |
Ücreti karşılamak için hızlı bir eğitim maaşı talep edecektim. | Open Subtitles | أودّ تعجيل طلبٍ في الحصول على منحة تدريب لتغطية التكاليف. |
Euphemia o adaya Britanya'dan gelen bir asili karşılamak için gidiyor. | Open Subtitles | إن يوفيميا ذاهبة إلى تلك الجزيرة لاستقبال أرستقراطي قادم من البلد الأم |
Evet, deli gibi büyüyorlar bu yüzden talebi karşılamak için daha fazla jet almak zorundalar. | Open Subtitles | لذا هم يجِب أَن يشتروا طائرات أكثر لكي يستطيعوا تغطية الإحتياج الآن دعوني أَسألكم يا أولاد سؤال مجنون |
Collinsport'ın yeni ziyaretçisini karşılamak için Şehir Meclisi adına geldim. | Open Subtitles | جئت نيابةً عن مجلس المدينه لأرحب بالزائر الجديد "ل"كولينز بورت |
Üzgünüm sizi karşılamak için burada değildim. | Open Subtitles | أنا آسف انني لم أكن هنا لتحيتك. |
Ve sen beni karşılamak için ne planladın? | Open Subtitles | وانت ماذا اعددت لترحبي بي ؟ ؟ ؟ |
Barbara Jean geldikten sonra binlerce insan karşılamak için geldi. | Open Subtitles | آلاف الأشخاص قدموا للترحيب بها وقت وصولها |
Vardığımızda işçiler bizi karşılamak için toplanmıştı. | Open Subtitles | عندما وصلنا, اجتمع العاملون للترحيب بنا. |
Ünlü sosyal bilimci ve yazarı karşılamak için sesimizi yükseltelim, Deepa Narayan. | TED | لنرفع أصواتنا للترحيب بالعالِمة والمؤلفة الاجتماعية المشهورة "ديبا نارايان." |
Burada, Bosna halkının büyük sevgisini ifade eden meşaleleri karşılamak için toplandık. | Open Subtitles | نحن مجتمعون هنا للترحيب بالعصا "ومن خــلال شعب "البوسنة والهرسـك أرسل حبّهم إلى معلّمهم الأعظم |
İş gücüne olan yoğun talebi karşılamak için de Avrupalılar Afrika'ya bel bağladı. | TED | و لتلبية الطلب الكبير على العمالة نظر الأوروبيين إلى أفريقيا |
Sinir sisteminiz, talebi karşılamak için sahip olduğunuz kaynaklardan, diğer kaslardan faydalanmıştır. | TED | إنّ جهازك العصبي استفاد توا إلى أقصى حد من الموارد التي تملكها مسبقاً، عضلات أخرى، لتلبية الاحتياج. |
Bu talebi karşılamak için, her yıl yaklaşık 23 milyar ayakkabı çoğunlukla Çin ve Güneydoğu Asya'daki fabrikalarda üretilmekte. | TED | لتلبية هذا الطلب، ينتج ما يقارب 23 مليار من الأحذية كل عام، معظمها ضمن معامل في الصين وجنوب شرق آسيا. |
Sadece ailenizin bu kağıtları imzalamaları gerekir ayrıca yolculuk parasnı karşılamak için bu kurabiyelerden 30 kutu satmalısınız. | Open Subtitles | تحتاجون إلى تسريح خطّي من وليّ الأمر و مطلوب منكم بيع 30 علبة بسكويت لتغطية تكاليف الرحلة |
Böyle bir büyümeyi karşılamak için çok büyük nakit katkısına ihtiyacımız olur. | Open Subtitles | سيتوجب علينا الحصول على مال وفير لتغطية مثل هذا التوسع |
Ay'a çıkan ilk insanları karşılamak için bile orada bulundular. | Open Subtitles | كانوا حتى هناك لاستقبال أول الرجال على سطح القمر. |
Sizi havaalanında karşılamak için birini gönderebilirdik. | Open Subtitles | كان بإمكاننا أن نرسل أحداً لاستقبالك |