O olduğunu biliyorum. Karavanımdan kaçarken gördüm. | Open Subtitles | أجل، أعلم أنّه هو رأيته يركض هارباً من مقطورتي |
Evimin, Karavanımdan daha rahat olduğuna temin ederim. | Open Subtitles | استطيع الضمان لك ان منزلي اكثر راحةً من مقطورتي |
- Hayır. Karavanımdan silah zoruyla götürdüğünü söyledim. | Open Subtitles | لا، أخبرت الاسكتلندي أنه أخذني من مقطورتي تحت تهديد السلاح |
Bobo'ya çürümüş cesedini Karavanımdan indirmesini ve bana bilmek istediğim şeyi söylemesini yoksa ilk elden vurulmanın nasıl bir şey olduğunu öğreneceğini söyle. | Open Subtitles | سحب هذه الجثة الفاسدة من أسفل مقطورتي ويخبرني ما أريد معرفته أو أنه سيعرف بطريقة مباشرة |
Yemek gelene kadar Karavanımdan çıkmayacağım. | Open Subtitles | لن أغادر مقطورتي حتى يأتي الطعام |