Dünya, karbon dioksit üzerine o kadar odaklandı ki diğer önemli bir gazı gözden kaçırdık. | TED | كان تركيز العالم منصبًا على ثاني أكسيد الكربون ما جعلنا نغفل عن غاز مهم آخر. |
Görünen o ki doğal gaz, kömüre olan bağlılığımızın yerine geçiyor, kömür çok daha fazla karbon dioksit salınımı yapıyor. | TED | يتضح من ذلك أن الغاز الطبيعي في طور أن يحلّ محل اعتمادنا على الفحم، والذي يبعث الكثير والكثير من ثاني أكسيد الكربون. |
karbon dioksit değişikliğine yön veren toplu hâlde heyecanlı bekleyişimiz. | TED | فارتعابنا هو الذي أحدث تغير في ثاني أكسيد الكربون. |
karbon dioksit, azıcık güneş ışığı, ve elinizde iyi rafine edilmiş bir yağ oluyor. | TED | ثاني اكسيد الكربون مع القليل من اشعة الشمس ويصبح لديك دهناً نقياً |
doğal halde hidrokarbürler, aşırı miktarda azot, normalin üstünde karbon dioksit, zehirli olmayan... fakat acayip derecede tuhaf. | Open Subtitles | الجذورالحرةالهيدروكربونية، فائض النتروجين وثاني أكسيد الكربون. ليست سامة ولكنهاملعونةوغريبةجدا... |
Glikoz artı oksijen karbon dioksit artı su. | Open Subtitles | جلوكوز بالاضافة الى الاوكسجين ثاني أكسيد الكاربون زائداً ماء |
Her yıl 50 milyar ton karbonu vücutlarında karbon dioksit olarak çeviriyorlar, bu da okyanus ekosistemini besliyor. | TED | سنوياً، يُصلحون 50 مليار طن من الكربون على شكل ثاني أكسيد الكربون إلى أجسامهم والذي يُغذي النظام البيئي للمحيط. |
Atmosferdeki karbon dioksit artıyor. | TED | يتزايد ثاني أكسيد الكربون في الغلاف الجوي. |
karbon dioksit Güneş'ten gelen ışığı doğrudan soğurmaz. | TED | لا يمتص ثاني أكسيد الكربون الضوء مباشرةً من الشمس. |
Bu kan, şişirilmiş alveolden oksijeni emer ve geriye karbon dioksit bırakır. | TED | حيث يقوم الدَّم بامتصاص الأكسجين من الحويصلات الرّئوية المنتفخة، تاركًا خلفه ثاني أكسيد الكربون. |
Ve buradaki fikir bak, karbon dioksit çıkmasını önleyemiyoruz demektir. | Open Subtitles | وهنا الفكرة بأن أقول أنظر إننا غير قادرين على تجنب التخلص من ثاني أكسيد الكربون. |
Chen, bombayı durdurmak için son şansımız, karbon dioksit ile soğutmak. | Open Subtitles | سيد تشين، الطريقة الأخيرة لحلّ هذه المشكلة إستعمال ثاني أكسيد الكربون لتبريد القنبلة |
Oldukça yüksek miktarda karbon dioksit yoğunlaşması vardı. | Open Subtitles | لدينا نتائج أول فقاعة هناك تركيز عالي جداً من ثاني أكسيد الكربون |
Burada, az miktardaki karbon dioksit gazından başka bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد سوى نسمات ضئيلة من ثاني أكسيد الكربون |
Teoride eğer gezegen kalın bir karbon dioksit atmosfere sahipse yeterli ısıyı yakalayarak bulutları oluşturabilir. | Open Subtitles | تفترض نظرية أنه لو كان للكوكب غلاف كثيف من ثاني أكسيد الكربون فيمكنه احتباس حرارة تكفي |
Venüs'te karbonun neredeyse tamamı karbon dioksit olarak atmosferde gaz halindedir. | Open Subtitles | كُل الكربون على الزهرة تقريباً على هيئةِ غاز ثاني أكسيد الكربون في الغلاف الجوي. |
Üzerinde milyonlarca yıllık çalışma sonucunda mikroskobik algler karbon dioksit hasat edip bu küçük kabuklara dönüştürdüler. | Open Subtitles | عاملةً على مدى ملايين الأعوام حصدت الطحالب المجهرية ثاني أكسيد الكربون و حولته إلى هذه الأصداف الصغيرة. |
Başka deniz canlıları ise muazzam mercan resifleri inşa etmek için karbon dioksit kullandılar. | Open Subtitles | كائنات بحرية أُخرى تشرَّبت ثاني أكسيد الكربون لتبني حيود مرجانية ضخمة. |
Yani, karbon dioksit, hani istemediğimiz şey, şeker değil, başka bir şey değil. | TED | وبالتالي ، ثاني اكسيد الكربون -- الشيء الذي نريد التخلص منه --، وليس السكر او اي شيء آخر |
Bu çok önemli. Yani, mesela, atar damarlarımızda neden plaka oluşturduğumuzu anlayabiliyoruz, buğday tohumundaki nişastalığın kaynağı nedir, neden hamur mayası şekeri metabolize edip karbon dioksit üretir. | TED | على سبيل المثال نستطيع ان نفهم لماذا تتكون الصفيحات التي تسد الشرايين ما الذي يسبب التشوه داخل الحبوب لماذا تقوم "الخميرة" بهضم السكر و انتاج ثاني اكسيد الكربون |
Havadaki karbon dioksit dünyamızı bir mikro dalga fırına dönüştürecek. | Open Subtitles | ... وثاني أكسيد الكربون في الهواء ... سيحوّل غلافنا الجوي إلى مايكرويف |
Oksijen, nitrojen, karbon dioksit ve az miktarda kan içeriyor. | Open Subtitles | إحتوى على الأكسجين النتروجين ، ثاني أكسيد الكاربون و كمية ضئيلة من الدمّ |