Ve siz bunu düşünürken şu oluyor: Yeni şeyler oluşturmak için daha fazla karmaşıklık ve daha fazla madde elde ediyorsunuz. | TED | ومن خلال تفكيركم بهذا، تحصلون على تعقيد أكثر وأكثر، مواد أكثر فأكثر لبناء أشياء أحدث. |
İşlemcinin içinde inanılmaz bir karmaşıklık ve hafızanın içinde inanılmaz bir düzenlilik vardır. | TED | هناك تعقيد مذهل في المعالج، وهذا الانتظام المذهل في الذاكرة. |
Gerçekten de insan tarihinde olağanüstü bir zamandayız. Vücudumuzun ve aklımızın limitleri olduğunu kabul etmeyişimizle Yaşam deneyimini hayallerin ötesinde geliştirecek üstün bir karmaşıklık ve zarafete sahip makineler üretiyoruz. | TED | في الواقع، نحن نعيش وقتاً مميزاً في تاريخ البشريََة، حيث نسير رافضين وضع حدود لقدراتنا العقلية والجسدية، نقوم ببناء آلات ذات تعقيد وأداء رائعين وجميلين ستسهم في توسيع المعرفة البشريََة لمراحل لا يمكن تصورها. |