Az maaşla çalışan genç insanlar tişörtlerinizi işte böyle katlıyor. | TED | هكذا تطوي العمالة المغمورة الشابة ملابسها |
Kadın, falı hamurun ortasına koyup iki kere katlıyor. | Open Subtitles | ثم سيدة تضع الورقة في مركز العجينة ثم تطوي العجينة حول قطعة معدن |
Babam dışarıda çimleri biçiyor, annem yukarıda çamaşırları katlıyor, ablam odasında ödevlerini yapıyordu, bense bodrumda bilgisayar oyunu oynuyordum. | TED | كان والدي بالخارج يجز العشب، وأمي في الأعلى تطوي الملابس، وشقيقتي تؤدي الواجب المنزلي في حجرتها وأنا في القبو ألعب بألعاب الفيديو. |
Ve Samuel iç çamaşırlarımı senden daha iyi katlıyor . | Open Subtitles | ويستطيع ساميول أن يطوي ملابسي أفضل منك |
John, Danbury'de çamaşır katlıyor amına koyim. | Open Subtitles | يطوي (جون) ملابس "الغسيل في سجن "دانبري |
Kedi yavrusu gömlek katlıyor! | Open Subtitles | هرة صغيرة تطوي قميصا |
Kartları şu arkandaki makineler katlıyor Ray. | Open Subtitles | لدينا آلات خلفك تطوي البطاقات يا "راي". |