Bunlar kayıp değil çünkü bunlar daha doğmadılar. | TED | ليست مفقودة لأنهم ماتوا؛ فهم لم يولدوا أصلاً. |
o... kayıp değil... | Open Subtitles | بالطريقة التي شرحتها نعم ، بالطريقة التي شرحتُها ، فهي ليست مفقودة |
Teknik olarak kardeşiniz henüz kayıp değil. | Open Subtitles | قانوناً .. أخوكِ ليس مفقوداً بعد |
Sanırım Jeremy artık kayıp değil. | Open Subtitles | أعتقد جيريمي ليس مفقوداً بعد الآن |
Gerçek ilaç olmadığını öğrendiklerinde belki hayal kırıklığına uğramışlardır ama bu bir kayıp değil. | Open Subtitles | ربما قد أصيبوا بخيبة أمل أنّهم لم يحصلوا على العقار الصحيح، لكن تلك ليست خسارة. |
Bu görüntüler kayıp değil, onlar beynimde duruyor. | Open Subtitles | ,هذه الصورة ليست ضائعة إنها محفورةٌ في ذهني |
Artık kayıp değil. | Open Subtitles | إنه ليس مفقود بعد الآن |
Büyük kayıp değil. | Open Subtitles | لا يفوتك الكثير |
Bak, Johnny sarhoşken çatıdan düştü tamam mı? Büyük bir kayıp değil. | Open Subtitles | انظر، جوني جابس تعرض للضرب وتمشى على السقف، ليست بخسارة كبيرة |
Eminim ki annesi üzgündür ama o halk için çok da büyük bir kayıp değil haberlerin ve hödüklerin ne düşündüğü o kadar da önemli sayılmadı... | Open Subtitles | لكنه ليس خسارة للمجتمع بغض النظر عن ما تعتقد الأنباء وموقع ياهو |
Senin kayıp değil dediğin bir kızın videosu bu. | Open Subtitles | إنه مقطع لفتاة صغير إدعيت أنت بأنها ليست مفقودة |
Mills kardeşler şu hayatta bana kalan tek ailem ve Jenny de kayıp değil. | Open Subtitles | الأخوات ميلز أقرب الي العائلة التى قمت بتركها لكنها ليست مفقودة |
kayıp değil miymiş? Benim dünyamda kayıp ama. | Open Subtitles | إنها ليست مفقودة,إنها في عالمي |
O kayıp değil, saklanıyor. | Open Subtitles | إنها ليست مفقودة بل مخطوفة. |
Hayır, kayıp değil. | Open Subtitles | ــ لا، ليس مفقوداً |
Para kayıp değil. | Open Subtitles | المال ليس مفقوداً |
kayıp değil. | Open Subtitles | المال ليس مفقوداً |
Tanrıya şükürler olsun bu tamamen bir kayıp değil. | Open Subtitles | إلحمد لله انها ليست خسارة كلية. الخمر؟ |
Oh, bir kayıp değil. O da, rüyamı.. | Open Subtitles | ليست خسارة كبيرة كانت إحدى هؤلاء |
Bu bir kayıp değil bir fırsat. | Open Subtitles | هذه ليست خسارة , إنها فرصة |
Hayır, o kayıp değil. | Open Subtitles | لا أنها ليست ضائعة |
O halde kayıp değil. Kaçıyor. | Open Subtitles | اذا هو ليس مفقود انه هارب |
Büyük kayıp değil. | Open Subtitles | لا يفوتك الكثير |
Bak, Johnny sarhoşken çatıdan düştü. Tamam mı? Büyük bir kayıp değil. | Open Subtitles | انظر، جوني جابس تعرض للضرب وتمشى على السقف، ليست بخسارة كبيرة |
Çok büyük bir kayıp değil. İnsanların özleyeceği türden biri değildi. | Open Subtitles | أنه ليس خسارة كبيرة أنه ليس في قائمة الناس الذين نشتاق أليهم |
Hayır, eleman kayıp değil. Kayıp olan kamyon. | Open Subtitles | لا, هذ الشخصُ غير مفقود وإنما الشاحنة هي المفقودة |