Bu yolun sonunun nereye çıkacağını merak ediyorsanız kaybolan parayı takip edin. | Open Subtitles | اذا اردت أن تكتشف ما في نهاية هذا الطريق إتبع النقود المفقودة |
kaybolan benim çocuğum olsaydı ben de aynı şeyi hissederdim. | Open Subtitles | أنا أحسّ بنفس الشعور إذا هو كان المفقود طفلي انا. |
Son kaybolan kişi ise yetkililere yabancı gelmeyen bir isim... | Open Subtitles | وجود شخص مفقود لم يعد شيئاً غريباً وجديداً على السلطات |
Ayrıca, bugün hâlâ aradığımız kaybolan 40.000 kişi. | TED | يتبقي لدينا 40,000 أخرين و هؤلاء هم المفقودين ومازلنا نبحث عنهم حتي يومنا هذا. |
Neden orkalar yoğun siste kaybolan araştırmacılara gelip, sis dağılıncaya dek onlara millerce yol gösterdiler ve araştırmacıların evi işte orada, kıyıdaydı? | TED | لماذا رجع هذا الحوت القاتل لباحثين ضائعين في الضباب وقادهم أميالًا إلى أن اختفى الضباب وكان منزلهم على حافة الشاطئ؟ |
kaybolan kızımızın yaşadığına inanması için, ona hatalı sebep verdim. | Open Subtitles | منحتها سبب خاطئ لتعتقد أن إبنتنا المفقودة علي قيد الحياة |
Bence tek sahip olduğumuz burası ve "kaybolan Işık"lar ile dolu. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا هو واحد فقط وصلنا، وأنها مليئة ضوء المفقودة. |
Peki eğer bu kaybolan ve gizli eserleri kurtarabilecek bir teknolojimiz olsaydı ne olurdu? | TED | ماذا لو كانت هناك تكنولوجيا يمكنها استرجاع تلك الأعمال المفقودة أو غير المعروفة؟ |
Buraya kaybolan bir takım arkadaşımızı bulmaya geldik işlerinize burnumuzu sokmaya değil. | Open Subtitles | , حسنا , نحن هنا لإيجاد زميلنا المفقود ولا نتدخل في عملياتكم |
İkizine sorduk diye kaybolan paramın geri döneceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد أن مالي المفقود سوف يعود فقط لأننا طلبنا من الأختان التوأمتان |
Benim için artık eğlenceli değil çünkü kaybolan sensin. | Open Subtitles | لم تعد مسلية بالنسبة لي لانك انت المفقود |
Son kaybolan kişi ise yetkililere yabancı gelmeyen bir isim... | Open Subtitles | وجود شخص مفقود لم يعد شيئاً غريباً وجديداً على السلطات |
- Bildiğim kadarıyla kaybolan tek şey var o da benim silahım. | Open Subtitles | حتى الآن، الشيء الوحيد الذي أعلم أنّه مفقود بشكل يقين هُو مُسدّسي. |
Melekler korusu şehir polisi vatandaşlardan, kaybolan anne-baba sayısının arttığına dair yüzlerce telefon alıyor. | Open Subtitles | تلقت أجهزة الأمن المئات من الإتصالات من المواطنين القلقين حيث أن أعداد الآباء المفقودين مستمر فى التزايد |
Bazı insanlar, kasabalarını kurtarmaya, bazıları da kaybolan insanları kurtarmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | يبحث الباقون عن الورعان المفقودين لكن الكل لازم يأخذ الحذر |
Bayan Amalia, iki gün önce burada ortaya çıkıp, sonra yeniden ortadan kaybolan kayıp kişi için neden gazeteyi aradığımı bilmek ister miydiniz? | Open Subtitles | سيدة أماليا هل تريدين معرفة سبب اتصالي بالصحيفة عن الشخص الذي ظهر هنا منذ يومين ثم اختفى مجدداً؟ |
Bir tarafta ortadan kaybolan bir hizmetli, ...diğer tarafta soğuk kanlı bir katil. | Open Subtitles | من جانب , طباخة مفقودة و من الجانب الآخر جريمة قتل بشعة |
Tek giriş ve çıkış yolu, yüksek gelgitte ortadan kaybolan bir koridor yoluydu. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة داخل أو خارج تستخدم ليكون جسر التي اختفت عند ارتفاع المد. |
- Evet. Hayır, şu kaybolan kadını duyana kadar iyiydi. | Open Subtitles | حسناً , لا , كنت كذلك حتى إختفت تلكَ السيدة ما هو إسمها ثانيةً؟ |
Daireler çizerek yürüdüğünüzü; kar yığınları arasındaki bacaklarınızın ağırlığını; rüzgarda kaybolan yakarışlarınızı bile bilmezsiniz. | Open Subtitles | ولا تعرف أنك تمشي في دوائر وثقل سيقانك في أكوام الثلج إختفاء صيحاتك في الريح |
Gemi 60 yıl önce hiçbir iz bırakmadan kaybolan SS Queen Anne. | Open Subtitles | إس إس الملكة آن التي حسب كلّ الروايات إختفى بدون أثر قبل أكثر من ستّون سنة. الملكة آن؟ |
Seks yaptıktan sonra büyülü bir şekilde kaybolan bir bekaret mührü yok ve bakirelerin yarısı kanamadan kolaylıkla seks yapabiliyor. | TED | ليس هناك أي ختم عذرية يختفي بشكل سحري بعد الممارسة الجنسية، ونصف العذراوات يمكنهن بسهولة ممارسة الجنس دون نزيف. |
Evet. Rick Brautigan, özel dedektif. Bu bölgede kaybolan insanları arıyorum. | Open Subtitles | أنــا محقق واتحرى عن اختفاء العديد من الناس في هذا المكأن |
Geçen hafta kaybolan beş ponpon kızdan biri. | Open Subtitles | واحدة من المشجعات الذين فقدوا الأسبوع الماضى |
O saçma umutlara sahip... ikinizin kaybolan zamanı telafi edeceğine dair. | Open Subtitles | لديه كل هذه التوقعات الجنونية عنكم يا رفاق تعوضون الوقت الضائع |
Bunu da bulmuş—burada kaybolan insanların oranı . | Open Subtitles | وجد هو هذا أيضاً هذه البلدة بها أكثر عدد مفقودين من أي مكان أخر |