Bütün girişleri kaydeden elektronik bir kilit kullandığınızı varsayıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنكم تستخدمون أقفالاً إلكترونه تسجل جميع التحركات |
O sanki 15.000 kilometre ötedeki depremleri kaydeden makinelerden biri gibiydi. | Open Subtitles | كأن كأنه إحدى تلك الآلات التي تسجل الزلازل على بعد آلاف الأميال |
Hani şu, herkesin ne halt yediğini telefon konuşmasını ve kirli çamaşırlarını kaydeden hareketli uydular. | Open Subtitles | كل تلك الأقمار الصناعية ،التي تسجل كل نقرة كل مكالمة هاتفية جميع أسرار الناس الصغيرة |
Sesiniz düzeldiği gibi sizin şarkınızı ilk kaydeden yönetmen olmak istiyorum. | Open Subtitles | حالما تتحسن أريد أن أكون أول مخرج يقوم بتسجيل أغنية بصوتك |
Tıpkı sadece günün son saatlerinde olanları kaydeden bir güvenlik kamerası gibi. | Open Subtitles | مثل كاميرا المتجر الأمنية، التي تقوم بتسجيل آخر النشاطات اليوميه، وتقوم بتخزينها على قرص صلب. |
Tıpkı günün son saatlerinde olanları sabit diskine kaydeden bir mağazanın güvenlik kamerası gibi. | Open Subtitles | مثل كاميرات المراقبة التي تقوم بتسجيل نشاطات اليوم في نهايتها لتمحى من جديد |
Söylenen kelimeleri kaydeden bir uygulama varken hem de. | Open Subtitles | لو كان هناك برنامج يمكنه القتاط الكلمات. |
Bilirsiniz bir yerde, muhtemelen telekomünikasyon taşıyıcılarının veri tabanında, bütün zaman nerede olduğunuza dair bilgi kaydeden bir hesap çizelgesi veya en azından bir veri tabanı girişi vardır. | TED | تعلمون بأنه في مكان ما لعل في قاعدة بيانات شركة اتصالات يوجد هناك مدخل او جدول في قاعدة بيانات التي تسجل معلوماتك حول مكانك في كل وقت |
Bunu yapabilen iki grup hücre mevcut, yüz hatlarını bir bütün olarak kaydeden hücreler, veya parça parça kaydeden, hızlı çalışan diğer hücreler. Bu nedenle yüze ilk baktığınızda | TED | و هناك نوعان من الخلايا تقوم بهذا تسجل ملامح الوجه اما بشكل عام او على وجه التحديد هذه الخلايا الكبيرة سريعة الاطلاق اولا تلقي نظرة على الوجه العام |
Önemli insanlar büyük paralar ödüyor. Her hareketlerini kaydeden bir kamera istemezler. | Open Subtitles | لا يريدون كاميرا تسجل كل حركة لهم |
Bu çarpışmaları kaydeden büyük dedektör- lerden birinin LHC'de oluşabilecek radyasyona karşı koyabileceği tahmin edilmiyordu. yani dış kısmında bazı dedektörlerle, bu nesnenin ortasında kurşun bir yığın vardı ama daha sonra teknolojiyi geliştirdik. | TED | أحد أجهزة الكشف التي تسجل هذه التصادمات، لم يظنوا أن هناك تقنية يمكن أن تصمد أمام الإشعاع الذي ينشأ في مصادم الهادرون الضخم، كان هناك قطعة من الرصاص في منتصف هذا الشئ مع بعض الكواشف في الخارج، ولكن من ثم طورنا تقنية. |
Ben senin kocanın cebine, arabada söylediğin her şeyi kaydeden bir cihaz yerleştirdim. | Open Subtitles | ولكنني مع ذلك خططتُ لزرع جهاز تنصت في جيب زوجك حيثُ قمنا بتسجيل كل شيء قلتيه في السيارة |
"...bu geceki gizemli geçidi kaydeden bir kişi arıyor." | Open Subtitles | "يبحثون عن اي شخص قام بتسجيل الاستعراض الغريب" |
Söylenen kelimeleri kaydeden bir uygulama varken hem de. | Open Subtitles | "لو كان هناك برنامج يمكنه القتاط الكلمات." |