O zaman, bu çok kazançlı işde, kendini ortak sayabilirsin. | Open Subtitles | حسنا، إذا اعتبر نفسك شريكا في فرصة عمل مربحة جدا |
Sen hayır demeden önce ikimiz için de kazançlı olacağını söyleyebilirim. | Open Subtitles | وقبل أن تقول لا ، اعتقد بأنها ستكون مربحة جدّا لكلينا |
Yakın zamanda senin için kazançlı bir iş düşüncem var. | Open Subtitles | أُخطّطُ ان تساعدني في عملِ أكثرِ ربحاً قريباً. |
kazançlı madene milyonlar yatırmadan önce biraz yöresel gözükmek istiyorum. | Open Subtitles | وقبل أن أستثمر الملايين في منجم مربح أريد أن أبدو مثل سكان المنطقة. |
Ben de mutlu olacağım. Herkes kazançlı çıkacak. | Open Subtitles | مما سيسعدني و هكذا يكسب الجميع |
İlerleme, senin çamaşırhane işini, daha fazla kazançlı alanlara yükseltmekte kullanılacak. | Open Subtitles | الإيرادات ستكون مستعملة لتوسيع عمل مغسلتك. إلى مناطق أكثر ربحًا. |
Beni tutmuş olmanız kesinlikle kazançlı çıkmanızı sağlar. | Open Subtitles | حسنا، إستخدامي إستراتيجية فائزة بالتأكيد |
Kesin kazançlı bir işe girme ihtimalim var. | Open Subtitles | لدي الفرصة لأن أشارك في صفقة تجارية مضمونة الربح |
Zenginlik bir gelir meselesidir ve gelir kazançlı bir ticaret imkanı ya da iyi maaşlı bir işle mümkündür. | TED | الثروة هي وظيفة الدخل، والدخل يأتي بإيجاد فرص تجارة مربحة أو إيجاد عمل بمرتب عالي. |
Tüm operasyonumuzu tehlikeye atıyorsun. Operasyonumuz çok kazançlı. | Open Subtitles | أنت تغامر بعمليتنا بأسرها و هي عملية مربحة للغاية |
Bilirsiniz, petrol istasyonlarında onlardan çok var. Bu çok, çok daha kazançlı. | Open Subtitles | وفي محطات الوقود هذه هنالك 5 أو 6 من هذه الأشياء, لذا هي مربحة. |
kazançlı bir işe sahip olduğumda eşime ve iki oğluma göndereceğim. | Open Subtitles | عندما أكتسب وظيفة مربحة سوف أنطلق لأرسل من أجل زوجتي و ابناي |
Bir gece kazançlı bir mahalle için kadeh kaldırırken dilini boğazıma sokmaya çalıştı. | Open Subtitles | في ليلة كنا نتناول نخب عملية أخرى مربحة عندما حاولت التقرب إليَ |
Dur tahmin edeyim, psych major*. kazançlı bir reklam işi ile psych major. | Open Subtitles | دعني أحزر أنت محلل نفسي محلل نفسي وتعمل بوظيفة دعاية مربحة |
Biliyorsun, az bir parayla, çok kazançlı çıkabilirim. | Open Subtitles | تعرف, مع القليل من المال ربحت ربحاً جيداً |
Ve bunun bir anahtar nedeni, halifeye kütüphanesine ekleyebileceği bir kitabı getirmenin aşırı kazançlı olabilmesiydi. | Open Subtitles | وسبب رئيسي لذلك هو أنّ إحضار كتاب للخليفة ليضيفه لمكتبته هو أمر مربح للغاية |
- Sayın Yargıç, bizi kapatırsanız kimse kazançlı çıkmaz. | Open Subtitles | بدين مفرط وإكتساب -حضرة القاضي لن يكسب أحد بتريب هذا |
Eğer herkes kazançlı çıkıyorsa, neden olmasın ha? | Open Subtitles | لاكن لماذا , هاه . اذا كان ربحًا للجميع |
Her türlü kazançlı çıkıyorum. Umarım bahsi kaybederim. | Open Subtitles | "إنّه مراهنة فائزة في كلا الحالتين، بل إنّي أتمنى أن أكون مُخطئاً وأنّها فتاة" |
Kesin kazançlı iş diye bir şey yoktur ama devam et bakalım. | Open Subtitles | حسناً , لا توجد صفقة مضمونة الربح لكن استمر في حديثك |
Yani, sağlam iş, kimseye bir şey olmayacak, herkes kazançlı çıkacak. | Open Subtitles | الأمر آمن ولن يتأذى أحد والكل سيربح.. لا توجد أي ثغرة |
Evet, kıyafetine bakılırsa borç verme, oldukça kazançlı bir iş olmalı. | Open Subtitles | أجل ، بالنظر إلى تلك الحلّة فعمل المرابي لابدّ أن يكون مربحاً |
Şansınıza, acizleri yargılamak çok kazançlı olur. | Open Subtitles | من الحظ بالنسبة لك أن إحتيال اليائسين مُربح للغاية |
Üniforma satıyorlar sigorta satıyorlar., Ve ayrıca çok kazançlı yarışmaları yayınlıyorlar. | Open Subtitles | يبيعون الزي الرسمي، يبيعون التأمين، ويبثون تلفزيونياً مُسابقات مُربحة للغاية. |
Eğer onu emekli edersem, İkimiz içinde kazançlı olur. | Open Subtitles | سأبعده عن هذا العمل، إنه مكسب لكلانا |
İkimiz için de kazançlı hale getirebiliriz durumu. | Open Subtitles | لربما يمكننا ن نجعل هذا الامر برمته مفيداً لكلينا |
Hatta bir tanesini, sanıyorum ki çok kazançlı bulacaksınız. | Open Subtitles | واحد على وجه الخصوص أعتقد أنك سوف تجد مربحا للغاية |
Sıfır gün kazançlı bir iş vardır. | Open Subtitles | إنَّ عمل " إيجاد الثغرات "لهو مربحٌ بالفعل |