Bunun, o çok endişe ettiğin kehanetle alakası yok. | Open Subtitles | ليس الموضوع بشأن النبوءة والتي تقلقك كثيراً. |
Herkes kehanetle ilgili e-mailler yolluyor. | Open Subtitles | يظلّ يُرسل رسائل عن النبوءة |
Korkunç bir kehanetle. | Open Subtitles | مع نبوءة مخيفة جدا |
- Bir kehaneti, ancak daha büyük bir kehanetle bozabilirsiniz. | Open Subtitles | هو مع نبوءة أكبر |
Fakat Zeus'un Metis'e olan düşkünlüğü, gücünün tehlikeye düşeceği yönündeki bir kehanetle gölgelenir. | Open Subtitles | ولكن عاطفة زيوس نحو ميتيس كان مكللة بنبؤة سوداء تهدد سلطاته |
Araştırmalarınızda, tanıklardan birinin diğerine sırtığını döneceğinden bahseden bir kehanetle karşılaştınız mı? | Open Subtitles | فى كل أبحاثك، هل سبق وأن سمعت قط بنبؤة والتى يحدث فيها أن يقوم أحد الشهود بخُذلان الآخر؟ |
Ama Bağdat'ın soylularından bilge bir adam onları bir kehanetle rahatlattı... dedi ki, "Zamanı gelince, bir kurtarıcı gelecek... | Open Subtitles | لكن هناك حكيم من بين الحكماء أخبرهم بهذه النبؤة أنه مع مرور الزمن سيأتى محرر |
Çünkü ben kehanetle doğdum. | Open Subtitles | لأن هاذا ماتقوله النبؤة على ماأعتقد. |
Rebekah, kendi ailem pahasına bu kehanetle savaşmak için kıçımı yırtıyorum. | Open Subtitles | (ريبيكا)، إنّي أبذل جهدًا مضنيًا في سبيل مقاومة هذه النبوءة على حساب أسرتي. |