Tüm kelebeklerin tek bildiği şarkı söylemek, şiir okumak ve ne duyarlarsa tekrar etmek. | Open Subtitles | إن كُلّ الفراشات تَعْرفُ أغاني وشعرَ وأي شئ آخر يَسْمعونَ |
Sarı kelebeklerin bulutlar kadar yoğun olduğu söylenir. | Open Subtitles | يقولون ان الفراشات الصفراء هناك كثيرة كالغيوم ، هل تتذكر ؟ |
Kanada'dan buraya uçan kelebeklerin çoğu hayatta kalmayı başardı. | Open Subtitles | نجت مُعظم الفراشات التي طارت من كندا إلى هنا. |
kelebeklerin sayısı o kadar çok ki geleneksel bir şekilde üç ayak üzerindeki bir kamerayla çekim yapmak, nispeten kolay. | Open Subtitles | تُوجد الفراشات بأعداد كبيرة، مما يجعل تصويرهم بالطريقة التقليدية من على آلة تصوير بمسند ثلاثي، أمراً مُمكناً. |
İlk olarak, ekip kelebeklerin büyük miktarlarda toplandığı bir yer bulmalı. | Open Subtitles | أولاً، يحتاج الفريق رُقعةً حيث تتجمّعُ الفراشات بأعداد ضخمة. |
Şimdi tek yapmaları gereken kelebeklerin sayısının etkileyici miktarlara ulaşmasını beklemek. | Open Subtitles | الآن كُل ما يحتاجون لفعله هو الإنتظار حتى تصل أعداد الفراشات إلى نسبٍ ذات فعالية. |
Çiçek açma zamanını Meksika'dan buraya göç eden kral kelebeklerin varışı ile aynı zamana denk getirir. | Open Subtitles | إنه الوقت لتزهر بشكل مثالي لمقابلة الواصلين من ملكات الفراشات المهاجرات إلى هنا من المكسيك |
Hemotropik kelebeklerin üzerine çullanmasından, yaranın ölümcül olduğu anlaşılıyor... | Open Subtitles | بوسعي تبيّن أن جرحكَ غائرٌ من عدد الفراشات مصّاصة الدماء المُحيطة بكَ. |
Artık kelebeklerin kur yapmak için yeterince alanı var. | Open Subtitles | الآن لدى الفراشات كل المساحة التي يحتجونها لمغازلاتهم الجوية |
Ermenistan'a 4 yolculuk kelebeklerin çiftleşme dizgilerini araştırma. | Open Subtitles | أربعة رحلات إلى جورجيا للبحث عن أنماط تزاوج الفراشات |
Öğretmenim bana kelebeklerin fazla uzun ömürlü olmadıklarını söylemişti. | Open Subtitles | اخبرتني معلمتي ان الفراشات لا يعشن طويلا |
Evet, web sitesi kelebeklerin araştırmasına adanmış kar amacı gütmeyen bir şey olarak ilan ediyor. | Open Subtitles | أجل ، موقعهم يُعلن أنهم شركة غير هادفة للربح تُكرس عملها من أجل إجراء بحوث على الفراشات |
Doğru kelebeklerin üstüne basmam gerektiğini. Bu en büyük kelebek. | Open Subtitles | بالخطو على الفراشات الصحيحة هذه الأضخم . |
Yakında kuzeye doğru yola çıkacaklar ve sessizlik bu ormanda tekrar hakim olacak, ta ki bu kelebeklerin torunlarının torunları kuzeyin dondurucu kış soğuğundan kaçmak için geri dönene kadar. | Open Subtitles | قريباً، سيرحلون جميعهم نحو الشمال ويُخيّم الهدوء على هذه الغابة مُجدداً حتّى تفرُّ أحفاد هذه الفراشات العظيمة مُجدداً من صقيع الشتاء الشمالي. |
kelebeklerin sadece 18'e 36 kilometre genişliğinde olan bu bölgeye geliyor olmaları şaşırtıcı | Open Subtitles | إنه لمن المدهش أنَّ الفراشات تأتي لهذه المنطقة فقط، إنها بمساحة 30 * 60 ميلاً تقريباً. |
Kimse, hatta Lincoln bile, kelebeklerin nasıl tepki vereceğini kestiremiyor. | Open Subtitles | لا أحد، بما فيهم "لنكولن"، يعلم كيف ستكون ردة فِعل الفراشات. |
Onu daha kelebeklerin kanatlarını kopardığımız dönemden beri tanıyorum. | Open Subtitles | عرفته منذ أن كنا ننزع أجنحة الفراشات |
Göbek deliğimi bıçaklayıp tüm kelebeklerin dışarı çıkmasını istiyorum. | Open Subtitles | ...اريد ان اشق بطني بسكين كبير فقط لادع الفراشات تخرج منه |
Özellikle de kelebeklerin uçtuğu kısım. | Open Subtitles | تحديداً كيف تطير الفراشات. |
Çünkü biz, kelebeklerin peşinden giden kızları yakalamalıyız. | Open Subtitles | لأنه علينا أن نتعقب الفراشات |