Sonunda,iki kemiğin arasında bulunan Menisküs tamamen yırtılmış ve kemik çatlamış. | TED | الغضروف المفصلي ما بين العظام تمزق تماما و العظم نفسه تحطم. |
Derinin, kemiğin üstünde hareket eden kasın üzerindeki hareketini görmemiz gerekiyordu. | TED | كنا بحاجة لرؤية الجلد يتحرك عبر تحريك العضلات على العظم. |
İki keratin kaplama arasındaki ana fark aslında sadece şekilleri, bu şekilleri de hayvanların parmaklarının ucundaki kemiğin şekline bağlıdır. | TED | الفرق الرئيسيّ بين غطائي الكيراتين هو في الحقيقة شكلهما فقط، والذي يعتمد على شكل العظم في نهاية أصابع الحيوانات. |
Bu nakledilen kemiğin tamamı bu teknoloji ile üretildi. | TED | كل هذا عظم جديد تمت زراعته باستخدام هذه التقنيات. |
Bir kemiğin kırılır ya da bileğin zedelenirse mekikteki koltuğunu, saçları fönlü o MlT züppesi kapar. | Open Subtitles | اذا كسرت عظمة أو لويت كاحلك مقعدك في المكوك الفضائي سيذهب الى معهد ماساتشوستس للتكنولوجيا |
Düşsen, kemiğin kırıIsa, gidersin. Kimse dönüp cesedine bakmaz. | Open Subtitles | إذا تخطيت ستتكسر عظامك و لن يلتقط أحدٌ أشلاءك |
Tıkının. Kahretsin adamım. kemiğin üstünde yağdan başka bir şey yok. | Open Subtitles | تبا يا رجل, لا يوجد سوى الشحم على هذا العظم, أعطني قطعة أخرى |
Bir kemiğin üstündeki izler bunu kullanan kişinin testere kullanmayı bilmediğini gösterir. | Open Subtitles | العلامات المتخطاه من المنشار على العظم يقول لنا من إستخدم المنشار لم يكن آلفاً على إستخدامه |
Cinsel ilişki değil, sadece sürekli bir çaba gastrocnemius kasının orta başının kopmasına sebep olabilir özellikle kemiğin uç kısmında... | Open Subtitles | وحده العراك المطول و ليس الأداء الجنسي هو ما يسبب التمزق للرأس المتوسط للعضلات على الجزء المستند على العظم |
kemiğin çatlamasına sebep olacak kas kasılmalarına sebep olacak kadar güçlü voltaj bu. | Open Subtitles | هذا هو الجهد الكهربائي الذي يحتاجه الأمر لإحداث تشنجات عضلية بهذه القوة من الممكن أن تؤدي إلى كسر العظم |
Tamam, şimdi kemiğin birleştiği yerden iki santim aşşağıya inmelisiniz. Lance. | Open Subtitles | حسنا، تحتاج للمرور خلال العظم بوصتان تحت المفصل |
Konu yalnızca kemiğin virüsü olmasıyla sınırlı değil aynı zamanda bağışçı belgede yazılı olandan daha yaşlı. | Open Subtitles | ليس فقط ان العظم كان ملوثاً بالمرض بل كان أكبر بشكل كبير مما هو موثق بالدفاتر |
Bu da, yaranın kafatasının tabanını oluşturan oksipital kemiğin kırılmasından dolayı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | وتحديد ذلك الجرح هو كسر في العظم الدماغي الذي عبر قاعدة الجمجمة |
İskeletinizdeki birçok büyük kemiğin içinde yumuşak kemik iliğiyle dolu oyuk bir çekirdeği vardır. | TED | في داخل العظام الكبيرة من هيكلك العضمي توجد نواة مجوفة. مليئة بنخاع عظمي ليِّن. |
kemiğin içinde birşey vardır. İlik. | Open Subtitles | لا نكون قد انتهينا من الطريق هناك شئ بداخل العظام |
Onu atayım deme. Orası ilik. kemiğin en lezzetli kısmıdır. | Open Subtitles | لا ترمي هذا، إنه النخاع أفضل جزء في العظام |
- Ön çalışmalarım, kasık çıkıntısının çatladığına ve sol kemiğin ciddi bir şekilde yer değiştiridiğine işaret ediyor. | Open Subtitles | التحليل التمهيدي يدل على ان عظم العانة مكسور و الهايمفسيتي الأيسر قد خلع بشدة |
Ayrıca insanlar belli bir yaşa gelince epifizleri, yani kemik uçları, kemiğin uzun kısmıyla iyice kaynaşır. | Open Subtitles | و حين يبلغ البشر سناً معيناً تكون المشاش لديهم أو أطراف العظام الطويلة ملتحمة مع عظم الجسم |
Bu örnekten yola çıkarak bağışlanan kemiğin 60'lı yaşlarda birinden geldiği aşikar. | Open Subtitles | يبدو واضحاً أن عظمة المتبرع تعود لشخص ما في عمر الستينات |
Artık hangisi senin kemiğin onu bile söyleyemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع حتّى أن أحزر أيّ من هذه هي عظامك |
kemiğin sapı yok. O bıçakladıysa, avuç içi sıyrılmıştır. | Open Subtitles | لم يكن للعظم مقبض لكانت كشطت راحة يدها إذا طعنته |
Köprücük kemiğin için üzgünüm. İşte, kamu hizmeti formum burada. - Benim için imzalar mısın? | Open Subtitles | اّسف بخص عظمه الترقوه الخاصه بك لدي خدمه اجتماعيه من هنا اتمضيها لي |
kemiğin içeriğinde kuvars ve feldispat var. | Open Subtitles | هذه العظمة تحتوي على جسيمات من الكوارتز و الفلسبار سليكات الألمونيوم |
İşte memelilerin işitmesinde çok önemli yeri olan bu küçücük üç kemiğin geldiği yer. | Open Subtitles | عضمة السندان و عظمة الركاب. اذا ذلك هو أصل تلك الثلاث عظمات الصغيرة التي هي في غاية الأهمية إلى حاسة السمع للثدييات. |