Derdi ki ona bir şey anlattığımda kendi gözleriyle görüyor gibi oluyormuş. | Open Subtitles | اعتاد قول ذلك عندما اصف الامور له كانت بمثابة رؤيته للأشياء بعينيه |
999 yaşındaki vakur rakun, Hage, Yashima savaşını, kendi gözleriyle gördüğünü söylerdi. | Open Subtitles | الموقر الراكون الذي يبلغ 99 سنة هاجي قد تسلق لرؤية معركة جينبي ياشيما بعينيه |
Çok az insan burayı kendi gözleriyle görmüştü. | Open Subtitles | الذي قلائلٌ فقط هم مَن تمّت دعوتهم لتراهم بعينيها الخاصتّين |
Senin Sufi'n bu kıyameti kendi gözleriyle gördü Altaf. | Open Subtitles | صوفي شاهدت هذا بعينيها يا ألطاف |
İnsanlar ne söylerse söylesin, kendi gözleriyle ne kanıt görürse görsün. | Open Subtitles | مهما قال الناس، بغض النظر عن نوع الإثبات رأى بأم عينيه. |
- Büyükbabam kendi gözleriyle görmüş. | Open Subtitles | شهد بلدي الجد ذلك بأم عينيه. هذا هو الحق. |
Bu mucizevi hamileliği kendi gözleriyle görmek için kurt adam akınına uğruyoruz. | Open Subtitles | وكثير من المذؤوبين يريدون رؤية الحمل المعجزة بأنفسهم |
Londra sakinleri bu akşam temiz, kablosuz elektrik mucizesini kendi gözleriyle görmek gibi tarihi bir fırsata kavuşacaklar. | Open Subtitles | الليلة، مواطني لندن سيكون لديهم فرصة تاريخية للمشاهدة بأنفسهم معجزة الطاقة الكهربائية اللاسلكية النظيفة |
Yeraltını ziyaret ettiğinde kendi gözleriyle... bin arenayı dolduracak kadar altın, elmas ve yakut gördü. | Open Subtitles | عندما زار عالم السفلي وراى مع ذلك بعينيه ما يكفي من الذهب والماس والياقوت لملء الاف الساحات |
Galileo'nun teleskobu ona bu teoriyi kendi gözleriyle test etme imkanı sundu. | Open Subtitles | أتاح تلسكوب جاليليو له اختبار تلك النظرية بعينيه مباشرة |
Oğlumun babasına eşlik etmesi ve babasının başarısını kendi gözleriyle görmesi eşsiz bir duygu. | Open Subtitles | ابني يصاحب والده ويرى بعينيه مجد والده، هذا أمر فريد |
Ve ifadesinde babanın başına gelenleri kendi gözleriyle gördü "Baba çocuğun yüzüne vurdu, sonra Çeçen çocuk bıçağını çekip Subay Volodya'nın göğsüne sapladı". | Open Subtitles | لكنها شهدت بأنها رأت بعينيها كيف أن الأب الأب قام بضرب الولد على وجهه وبعد ذلك قام الولد الشيشاني بطعن الأب بالسكين في صدره |
Sinyora Calvierri kendi gözleriyle görmüs. | Open Subtitles | لا، فقد رأته السنيورا كالفيري بعينيها |
Ama şimdi, mezarını kendi gözleriyle gördü. | Open Subtitles | لكن بعد أن رأت قبره بعينيها, |
Fırıncı, kendi gözleriyle görmüş. | Open Subtitles | الفحام راّهم بأم عينيه. |
- kendi gözleriyle mi görmüş? | Open Subtitles | رآها بأم عينيه ؟ |
- kendi gözleriyle mi görmüş? | Open Subtitles | رآها بأم عينيه ؟ |
Düşüncem şu ki, sermaye sözü vermeden önce kendi gözleriyle görmek istiyorlar. | Open Subtitles | انا اعتقد انهم يريدون ان يشاهدوا العملية بأنفسهم . قبل ان يقدموا اي تمويلات |
Aileler sadece bir derse katılınca bile bunu kendi gözleriyle görebilirler. | Open Subtitles | طُرقنا تعمل بشكل سريع للغاية يرى الآباء الأمر بأنفسهم بعدما يحضرون صف دراسي واحد فحسب |
Partiden kendi gözleriyle görmek istiyorlar. | Open Subtitles | الحزب يريد أن يرَ ويسمع بأنفسهم. |