Bana baktığın zaman, kendi içinde sevmediğin şeylerini görüyorsun. | Open Subtitles | إنّك تنظر إليّ، فترى كلّ شيء تكرهه في نفسك. |
Tamam mı? Çözümü kendi içinde bulmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تجد في نفسك طريقه لحلها |
Korelasyon kendi içinde, nedenselliği ortaya koymuyor. | TED | إن الرابط في حد ذاته ليس دليلاً على السببية |
Ve beni daha da çok şaşırtan ve takıldığım bir konu da ekranın içindeki dünyanın kendi içinde hiçbir gerçekliğinin olmamasıydı. | TED | والأمر الذي كان أكثر إدهاشا لي، والذي تعلقت به أكثر، هو أن ذلك العالم داخل الشاشة بدى و كأنه لا يملك حقيقة مادية في حد ذاته. |
şanslıyım. Özellikle annemin ve ailemin kurduğu destek mekanizması kendi içinde çok güçlü. | TED | نظام الدعم، خصوصا مع دعم والدتي، وعائلتي، بحد ذاته كان قويًا جدًا. |
kendi içinde uzun vadede varyasyon göstermesi şaşırtıcı değil ama şu keskin uç noktalara bakın. | TED | ثمة انحراف واضح على المدى الطويل، وهو أمر غير مفاجئ بحد ذاته؛ ولكن هل ترون هذه القمم الحادة؟ |
Bu deneyim, kendi içinde umudun tanımıydı. | TED | تلك التجربة في حد ذاتها هي تعريف الأمل. |
Bu kendi içinde ayrı bir toplum. | Open Subtitles | هناك مجتمع كامل منفصل داخل نفسه... |
kendi içinde gurur barındırman gerektiğine inanıyorum. | Open Subtitles | أؤمن بأنك تملك كبرياء معيّن في نفسك... |
Nora, sevgi ve mutluluğu öncelikle kendi içinde bulmalısın. | Open Subtitles | (أولا يا (نورا يجب أن تجدي الحب والسعادة في نفسك |
Onları kendi içinde kabul edebilmeye çalışarak geçirdin. | Open Subtitles | محاولًا الوصل إليهم في نفسك |
Pekala cinsiyet değiştirmeye karar vermek kendi içinde bile çok büyük bir karar bu sebeple, bunu derinlemesine düşünmeyi haftasonuna bırakıp, sonra da bir sonraki adımımızın ne olacağına karar vermeye ne dersiniz, olur mu? | Open Subtitles | ... حسنًا إتخاذ قرار بتغيير الأجناس هو قرار كبير في حد ذاته |
Gerçekten bu tarz motive edici araçlar kullanıldığında kendi içinde uzun vadede yan etkileri bulunuyor. Teknolojiyi kullandığımız her an, aslında halk arasında tanınma ya da statü gibi şeylerden faydalanmış oluyoruz. Bunu normal ve iyi bir şeymiş gibi gördüğümüz için, gerçekten de olumlu olarak desteklemiş oluyoruz. Bu nedenle, bir kültür olarak muhtemelen kendi uzun dönem psikolojik sağlığımız | TED | هكذا فإن ذلك النوع المستعمل من أدوات التحفيز في حد ذاته له أعراض جانبية طويلة الأمد وبذلك فإن كل مرة نستخدم تكنولوجيا تعتمد على شيء مثل "التقدير الشعبي" أو "الحالة" فإننا في الحقيقة بذلك، نؤيدها إيجابيا كشيء جيد وطبيعي الاهتمام به.. بهذه الطريقة، محتمل أن يكون له تأثير مؤذ على "سلامتنا النفسية" - كحضارة - على المدى البعيد. |
Biraz beklenmedik olsa da, bir şekilde çocukların ebeveynlerine vermek için yaptıkları ya da okulda yapıp ailelerine verdikleri ve kendi içinde bir onur biçimi olan makarna elişine atıfta bulunuyor. | TED | اذا , هذا الشيء نوعا ما غير متوقع لكن, بطريقة ما, يدل على فن المعكرونة التي يعملها الاطفال لابائهم. او التي يعملونها في المدرسة ويعطوها لابائهم. والتي هي بحد ذاتها مشرفة |
Bu da onu koltuğundan edecektir çünkü kilisenin kendi içinde rezil olması da dine aykırıdır. | Open Subtitles | يمكن أن يُخلع لإن مخالفة الكنيسة بحد ذاتها هرقطة |
Bu da onu koltuğundan edecektir çünkü kilisenin kendi içinde rezil olması da dine aykırıdır. | Open Subtitles | يمكن أن يُخلع لإن مخالفة الكنيسة بحد ذاتها هرقطة |
Formül kendi içinde karmaşıklıktan çelişiyor. | Open Subtitles | الوصفة في حد ذاتها خادعة في تعقيدها. |
Ama bu da kendi içinde ayrı bir hikaye tabi. | Open Subtitles | ولكن هذه مجرد قصة أخرى في حد ذاتها |
Baban kendi içinde kayboldu. | Open Subtitles | أن أباك قد ضاع داخل نفسه |