Ben kendi kişisel cevabımı size göstermiş olduğum eski çağ çizgi romanlarda buldum. | TED | ووجدت إجابتي الشخصية عن هذا التساؤل في تلك الرسومات الأثرية التي عرضتها لكم. |
Bu kişiler ruhlarını kendi kişisel dönüşümlerine adamış ve güvenilir kişiler olmaya çalışıyorlardı. | TED | كانت هذه الأرواح ملتزمة بعمق بتحولاتهم الشخصية وبتحولهم لأشخاص مسؤولين. |
Hayal edin ki bir marka ile bir ilişki kurup etkileşime geçebilir ve böylelikle almak üzere olduğunuz ürüne kendi kişisel özelliklerinizi verebilirsiniz. | TED | تخيل أنك تستطيع الآن التعامل مع ماركة والتفاعل، بحيث يمكنك تمرير صفاتك الشخصية على المنتجات التي أنت على وشك شراءها |
Bir erkeğin kendi kişisel gelişimi için tutkuya sahip olması en önemli şeydir. | TED | الشغف الذي يملكه هذا الرجل لنموّه الشخصي هو الشئ الأهم. |
İçeri geçmeyi durdururken, giyen kişi kendi kişisel mikrodalga fırınında sıkışıp kalıyor. | Open Subtitles | يوقف الإختراق نضع المكبر الشخصي الخاص به هنا |
Yani işte, kendi kişisel öz imalatçınıza sahip olacaksınız. | TED | حسنا، سوف يكون لك مُصَنِّعٌ خاصٌ لأمورك الشخصية. |
Bugün, örneğin, Avrupalıların dörtte birinden azı kendi kişisel bilgilerinin korunması açısından online firmalara güvenmektedir. | TED | على سبيل المثال، حالياً، أقل من ربع الأوروبيين هم من يثقون أن التعاملات على الانترنت، تحمي معلوماتهم الشخصية |
Bugün sizle kendi kişisel müzik deneyimimi ve nörolojik rahatsızlığım üzerindeki etkisini paylaşmak için buradayım. | TED | إنني هنا اليوم لأشارككم تجربتي الشخصية مع الموسيقى ومدى تأثيرها بالنسبة إلى اضطرابي العصبي. |
Gördüklerimizin kolektif bir bilince dönüşmesi yerine bu adamlardan binlercesinin zihniyeti tarihin büyük yarasında, kendi kişisel yaralarının geçit törenini yapıyor. | Open Subtitles | و أين ما كانت هناك ذاكرة جماعية هناك الآلاف من ذكرى الرجال الذين يتباهون بجروحهم الشخصية في الجرح الأكبر للتاريخ |
Bu senin görevi kurtarmak için tek şansın olabilir, ve kendi kişisel problemlerini çözmek için, hepsi üst üste geldi. | Open Subtitles | هذه ستكون فرصتك الوحيدة لإنقاذ المهمة وأن تحل مشاكلك الشخصية دفعة واحدة |
Samantha'ın kendi kişisel anıları da ortaya çıkabilir. | Open Subtitles | بعض من ذكريات سامانثا الشخصية الخاصة قد تخرج. |
Belki size yarattı var sizin talipleri başka biridir kendi kişisel kazanç ve zevk için. | Open Subtitles | ربما هذا أحد آخر استحضرتيه للعواقب الشخصية و المتعة |
Sanki, kendi kişisel sınır karakolunu yönetiyormuş gibi. | Open Subtitles | هذا يبدو وكأنه كان يجري دورية حدوده الخاصة الشخصية |
Genellikle, ben sadece gemici romanları ve kendi kişisel manifestolarımı okurum. | Open Subtitles | عادةً , أنا أقرأ فقط روايات بحريه وبياناتي الشخصية |
Joey, senin beni kendi kişisel polis görevi hâline getirdiğini biliyor. | Open Subtitles | جوي يعلم أنَّكِ جعلتيني مهمتكِ الشخصية الصغيرة. |
Kasıtlı bir şekilde takım arkadaşlarının hayatını kendi amaçları ve kendi kişisel düşmanları için tehlikeye atmak ve onları kendine siper etmek. | Open Subtitles | بوضع رفاقه فى خطر عمداً. من أجل تعزيز أجندته الخاصة. أو حارس ضد شياطينه الشخصية. |
Ve kendi kişisel mutluluğumuza odaklandıkça, gittikçe uzaklaşıyoruz. | Open Subtitles | و في النهاية كلما زاد تركيزنا على أيجاد سعادتنا الشخصية |
Beni bekleyen bir sürü kağıt işine geri döneyim ama belki Hayvan Kontrolden biri kendi kişisel dosyalarını getirir. | Open Subtitles | ،ينبغي أن أعود إلى جبل المستندات لكن ربما بإمكاني إحضار أحد من قسم السيطرة على الحيوانات ليحضر لي ملفاتهم الشخصية |
Peki, bak, itiraf ediyorum, ilk olarak harebeleri bulduğumda kendi kişisel avantajım için kullamayı planladım. | Open Subtitles | ,حسنا , أعترف عندما وجدت الأطلال للمرة الأولى قمت بالتخطيط لإستخدامهم في صالحي الشخصي |
ama benim kendi kişisel zevklerim var, oh, onlar vahşi batı rüzgar gibi. | Open Subtitles | لكن ذوقي الشخصي أوه، همجي مثل الريح الغربية |
Bunun kendi kişisel zaferi olmadığının farkındadır. Bunu tüm halkının iyiliği için yapar. | Open Subtitles | لقد لاحظ أنه لا يفعل هذا فقط من أجل مجده الشخصي لكنه يفعله من أجل مصلحة المجتمع بأسره |