Marcus: Bir adam çareyi küfürde ararsa bu kendini ifade etmekteki acizliğinin göstergesidir. | TED | عندما يلجأ الشخص إلى الشتائم، فإنها علامة أكيدة على عدم قدرته على التعبير عن نفسه. |
kendini ifade etmesini bilen bir adamla beraber olmak çok güzel. | Open Subtitles | جميل أن تكون برفقة رجل يعرف كيفية التعبير عن نفسه |
Kim bunu tutarsa, tamamiyle kendini ifade etme özgürlüğüne sahip olacak yargısız, bu odanın sınırları içerisinde. | Open Subtitles | أياً كان من سيمسك هذا فله كامل الحرية فى التعبير عن نفسه بدون رقابة أو اجتهادات داخل حدود هذه الغرفة |
Aşırı şımartılmış ve kendini ifade etmeye cesaretlendirilmiş. | Open Subtitles | لقد كان متخم بالأكل ومتشجع أن يعبر عن نفسه. |
Daha çok düşünür oldu, kendini ifade eder oldu. | Open Subtitles | نعم, ويبدو أنه بالفعل يفكر طويلا و يحب أن يعبر عن نفسه |
Komünizm -- bireyin karşısında toplum ve devlete değer verirken yaratıcılığı, kendini ifade etmeyi ve inovasyonu kasıtlı olarak sindirdi. | TED | من الشيوعية من تقدير المجتمع والدولة فوق الفرد وسحق ، عن غير عمد، للإبداع، التعبير عن الذات لدى الفرد والابتكار. |
kendinizi kaybedebilirsiniz. Ve ben, yeni kendini ifade etme yollarıyla donatmak için ülkemizi koruyanlardan daha iyi bir topluluk düşünemiyorum. | TED | ولا أستطيع التفكير بمجتمع أكثر حاجة للتسلح بأدوات التعبير عن الذات أكثر من المجتمع الذي يقوم بحماية بلادنا. |
İşte bu yaşama isteği , hayatta kalma ve kendini ifade etme ihtiyacı, arabayla buluşuyor ve benim gibi insanları ele geçiriyor. | TED | أنه الرغبة في العيش, الرغبة للنجاة, للتعبير عن الذات, و الذي يأتي مع السيارة, و يستحوذ على أشخاص مثلي. |
Hiçbir şey yapmıyor. Aslında kendini ifade ederken bayağı zorlanıyordu. | Open Subtitles | كان لديه مشكلة في التعبير عن نفسه في الحقيقة |
Sayın Yargıç, şu anda biraz duygusal. kendini ifade etme hakkı var. | Open Subtitles | سعادتك، إنه منفعل وله الحق في التعبير عن نفسه |
Onun için olay yerleri kendini ifade etmenin bir yolu. | Open Subtitles | بالنسبة له .. مشاهد هذه الجرائم هي وسيلة لمحاولة التعبير عن نفسه |
Ve idealleştirdiği Amerikalı kadına kendini ifade etmeye mi çalışıyor? | Open Subtitles | أجل .. و أنتِ تعتقدين بأنه يحاول التعبير عن نفسه لهذه المرأة الأميركية المثالية ؟ |
O hâlde, TV'nin ilk yıllarında, önemli bir gazeteci ile önemli bir bilgisayar öncüsünün konuşmasına bakalım ve bilgisayar kendini ifade etsin. | TED | لنلقي نظرة بما يحدث عندما يلتقي أحد رواد الإعلام القدامى في احدى القنوات التفزيونية في ذلك الوقت برائد من رواد الكمبيوتر، ويبدأ الكمبيوتر في التعبير عن نفسه. |
Herkes eşsizdir. Bu eşsizlik kendini ifade etmek için vardır. | Open Subtitles | كلّ شخص فريد من نوعه هذا التفرد يجب أن يعبر عن نفسه |
Bazen içsesin kendini ifade etmek istiyor ve 40 yılda bir ruhun sahneye çıkıyor. | Open Subtitles | احياناً الصوت الداخلي يريد ان يعبر عن نفسه وكل مدة يحدث هذا كل مدة تأتي روحك لكي تعزف |
O kendini ifade etmiyor! Seni ifade ediyor, tamam mı? | Open Subtitles | هو لا يعبر عن نفسه هو يعبر عنك أنت. |
Dürüstlük ortağınızın özgürce kendini ifade etmeyi istemesi veya Jim Beam'in özgürce kendini ifade etmeyi istemesi gibidir. | Open Subtitles | شيء قد يقول شريك حياتك إذا أرادوا أن يعبروا عن أنفسهم بحرية جيم الشعاع أو إذا أراد أن يعبر عن نفسه بحرية . |
Çocuk kendini ifade ediyor, bayan. | Open Subtitles | سيدتي، أنه يعبر عن نفسه فقط |
Kilisede kendini ifade etmenin paspas sallama ve isim takmaktan daha iyi yolları olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | أظن أن ما تعلمته في الكنيسة أن هناك طرق أفضل في التعبير عن الذات من الإيماء بممسحة الأرضيات وإطلاق الشتائم |
Kendini emsallerinin hizmetkârı olarak gören, kendini ifadenin neşesini bulur. kendini ifade etmeyi arayan kibrin çukuruna düşer. | TED | وهو الذي يعتبر نفسه خادما للكائنات زملائه سيجد الفرح في التعبير عن الذات. هو الذي يسعى للتعبير عن الذات، يسقط في حفرة الغطرسة. |
Cristina, kendini ifade etme yolları ararken Barselona'nın sokaklarında dolaşıyordu ve en son tutkusuyla meşguldü fotoğrafçılık... | Open Subtitles | كريستينا، التي كانت تبحث عن وسائل للتعبير عن الذات طافت في شوارع برشلونة تجرب شغفها الأخير، التصوير |