David Kessler ile dün geceki cinayetler arasında bir bağlantı olduğunu kabul edemem. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ قُبُول اي صلة بين ديفيد كيسلر وجرائم القتل لليلة أمسِ |
Bekle. Görüyorum ki, genç bay Kessler teminat parasını henüz. | Open Subtitles | انتظر ، أرى بأن السيد كيسلر لم يدفع ضمانه بعد |
Elbette, Bay Kessler. Tanrı her iki tarafın da yanındadır. | Open Subtitles | ، بالتأكيد ستسألني عن ذلك سيد كيسلر الإله مع الكل |
Kessler, kampın arada bir boşaldığını ve çatışmaya gidildiğini söyledi. | Open Subtitles | قالَ كيسلر بأنّ كُلّ أسبوعان , المعسكر الكامل يَخوض معركةُ. |
Arkadaşım Brad Kessler, "oğlakları koruyana kadar, insan olamayız" der. | TED | صديقي براد كيسلر قال أننا لم نصبح إنسانيين إلا عندما بدأنا بتربية الماعز. |
Bunun sizi nasıl sarstığını anlayabiliyorum. Lütfen Bay Kessler! | Open Subtitles | أنا أُقدّرُ مدى أُنزعاجُك من فضلك سّيد كيسلر |
Bay Kessler kırdaki saldırı hakkında herhangi bir şey söyledi mi? | Open Subtitles | هل قالَ السّيدِ كيسلر أيّ شئ بخصوص الهجوم الي حصل في الأرض البورِ؟ |
Beni bağışlamalısınız Bay Kessler, ifadenizi göz önüne aldığımda kötü bir şok yaşamış birinin verdiğini görüyorum. | Open Subtitles | سَتَغْفرُ لي سّيد كيسلر إذا أَعتبرتُ شهادتَكَ صادرة من شخص كان قد مَرَّ بصدمة شديدة |
Ben doktorum. Kessler'in getirildiği hastanede çalışıyorum. | Open Subtitles | أَنا طبيب أَعْملُ في المستشفى الي اتي اليها الولدَ كيسلر |
Hemşire Price'ın, taburcu olduktan sonra Kessler'in çocuğunu görüp görmediğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تَعْرفين ما إذا كانت الممرَضة برايس قد رأت الولد كيسلر منذ خروجه؟ |
Olabildiğimizce çabuk Bay Kessler'i bulmalıyız. | Open Subtitles | نحن سَنَجِدُ السّيدَ كيسلر بسرعة بقدر امكاننا |
Tanıştığımıza sevindim demeyecek misiniz Bay Kessler. | Open Subtitles | لا استطيعُ القَول باننا مسرورون لمُقَابَلَتك سّيد كيسلر |
Almancanız hiç fena değil, Bay Kessler. | Open Subtitles | لغتك الألمانية ليست سيئة إطلاقاً ، كيسلر |
Böyle bir zamanda Almanya'ya gelebildiğinize göre, çok cesur biri olmalısınız, Bay Kessler. | Open Subtitles | .. شجاعة عظيمة منك، سيد كيسلر للقدوم لألمانيا بهذا الوقت |
Bay Leopold Kessler, Bay Alexander Harris. | Open Subtitles | ، السيد ليوبولد كيسلر السيد أليكسندر هاريس |
Şimdi, Bay Kessler, sizden bu açık görüşlülüğünüzü kanıtlamanızı istiyorum, ve bana ufacıkta olsa bir şefkat göstermenizi istiyorum. | Open Subtitles | الآن سيد كيسلر ، أنا أطلب منك .. أن تثبت تفتّح عقلك وإظهار بعض العطف لي |
Beni bağışlayın, Bay Kessler, fakat bu bir çift Crockett Jones'u (ayakkabı markası) | Open Subtitles | اعذرني ، سيد كيسلر .. ولكني وجدت هذا الزوج من الأحذية |
Sana nazikçe, çok nazikçe rica ediyorum, Bay Kessler, alçakgönüllü olmadan, hiçbir yere gelemezsiniz. | Open Subtitles | ، ولكني أطلب منك بلطف .. بلطف ، سيد كيسلر بدون تواضع لن تصل لشيء |
Pekala, Bay Kessler, bilmek istediğimiz şey şu,... eğer temizlik sorumlusu buna benzer şekilde doldurulmuş bir yeşil kartı size uzatsaydı ne yapardınız? | Open Subtitles | .. حسناً سيد كيسلر ، نود أن نعرف .. ماذا ستفعل لو أن عامل النظافة أعطاك بطاقة خضراء معبّأة بهذا الشكل |
Barmen yan çiziyordu ama Kessler, durumu düzeltti. | Open Subtitles | النادل كان تتويج فقط، ولكن كان كيسلر هو الذي إغلاقه. |