ketum, Ortabatılı bir bilimci olan ben, Beyaz Saray'ın önünde protesto ederken kendimi tutuklattırmama neden olacak ne biliyorum? | TED | الذي أعرفه والذي قد يتسبب في جعلي، عالم كتوم من أواسط الغرب ، أتعرض للاعتقال محتجا أمام البيت الأبيض؟ |
Bana kalırsa Tuck kadınlar konusunda biraz ketum. | Open Subtitles | أَجِدُ بانك يا تاكِ تَمِيلُ إلى أن تكون كتوم حول النِساءِ. |
Neden bu film hakkında bu kadar ketum davranıyorsunuz? | Open Subtitles | لكن لم أنت كتوم للغاية بخصوص هذا الفيلم؟ |
Bu derece mutsuz ve ketum olman için sana ne yaptım acaba? | Open Subtitles | ما الذي فعلته بك حتى جعلتك كتومة و حزينة ؟ |
Ama bu gece biraz ketum davranmamız gerekiyor. | Open Subtitles | أنت وأنا يَجِبُ أَنْ أكُونَ رصين جداً اللّيلة. |
Ve kampüsteki ödemeli telefonda aşırı ketum ol. | Open Subtitles | وكوني حذرة للغايـة بإستخدام الهواتف العامـة في المزرعـة |
Biri ketum mu davranıyor yoksa palavra mı atıyor anlarım ben. | Open Subtitles | بإمكاني إن أعرف إن كان الشخص كتوماً أو لا يقول غير الترهات |
ketum olduğum falan yok. Hayır, bu sadece benim özel hayatım oluyor. - Kendi özel hayatım olur herhâlde. | Open Subtitles | انا لستُ متكتمة ، لا إنها فقط حياتي الشخصية |
Bilirsin Maggie çok ketum olabiliyor. | Open Subtitles | أتعلم , ماجي قد تكون سرية للغاية |
Neden bu film hakkında bu kadar ketum davranıyorsunuz? | Open Subtitles | لكن لم أنت كتوم للغاية بخصوص هذا الفيلم؟ |
Hem bunu neden sana açıklayacakmışım ki? Tanıdığım en ketum insansın. Kimseye hiçbir şey anlatmazsın. | Open Subtitles | فأنتِ أكثر شخص ٍ كتوم ٍ أعرفه إذ أنكِ لا تخبرين أحداً بأي شيء |
ketum olmaya başladın. Nereye gidiyoruz? | Open Subtitles | أصبحت كتوم جداً الى أين نحن ذاهبون ؟ |
Calvin'in gemi arkadaşı Vic, onun ketum, gergin ve yalnız biri olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | زميل "كالفن", "فيك" قال انه كتوم و عصَبيّ, ووحداني. |
Sadece ketum ol diyorum. | Open Subtitles | أقول لك فقط أن تكون كتوم |
ketum olmanın anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك حاجة أن تكون كتوم |
Ne kadar ketum olduğunu fark etmedin mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظ بأنها كتومة جداً ؟ |
Amy'yi de ketum ve yalanci olmaya itiyor. | Open Subtitles | هذا بالمقابل يجعل من (إيمي) كتومة.. فتكذب |
Öyleydi. Fakat bir Amerikan olarak "ketum" kelimesinin anlamını bilmemenden endişelendim. | Open Subtitles | نعم، صحيح، لكنّي خشيتُ أنّ أمريكيّاً مثلك لن يفهم معنى "رصين" |
Amira, ilişkimizin gerçeği hakkında biraz ketum davranıyor. | Open Subtitles | اميرة" كانت حذرة من اخباركم عن طبيعة علاقتنا" |
ketum birini istediğinizi söylemiştiniz. | Open Subtitles | وقلتِ أنّكِ تُريدين شخصاً كتوماً. |
Onu bir süredir görmedim. ketum biri. | Open Subtitles | لم ارها منذ فترة انها متكتمة |
Çok ketum olabilirim. | Open Subtitles | أنا يمكن أن تكون سرية جدا. |
Bu nedenle pek zeki, pek muhterem, pek ketum bir rahibi bu işe memur ettik. | Open Subtitles | لهذا السبب أرسلت هذه الرسالة إليكِ مع هذا الأخ المتدين والذكي الكتوم |